Altının Altında Kalmak.. (Revisited)

Fed ve ECB’nin ard arda faiz artışları yapması ve bunun devam edeceğinin beklentisi Altın’a 1960’ların sonlarından beri en uzun düşüş serisini yaşatmak üzere.

En son hatırladığım, İran-Irak Savaşı sırasında oldukça ciddi dalgalanmalar yaşadığı ve uzun süre 400 dolar seviyesinin tekrar üzerine çıkmak için 30 yıla yakın yatırımcısını beklettiğiydi. 2000’li yılların başında tüm zamanların direnci olan bu seviyeyi aştıktan sonra, 2008 yılında başlayan kriz ile beraber yükseliş hızı arttı diyebilirim.

Dünya Mortgage Krizinden kaynaklanan darboğazı geride bırakırken tekrar gevşedi ama Altının onsu 1000 Doların üzerinde kalmayı başardı. Sonra da büyük yürüyüş başladı, 2015’ten Pandeminin ortasına kadar 2000 Dolara yükseldi. Sonra “işler normale dönüyor” beklentisiyle gevşedi. Bugün ise farklı bir yola girdi desem yanlış olmaz.

Spot altın, yılbaşından beri % 10 değer kaybetti. Hatta Rusya-Ukrayna çatışmaları başladığında ulaştığı değerin de % 20 altında. Her zaman söylediğimiz gibi, güçlü paralara ilgi arttığı zaman Altına olan talep de düşüyor. Güçlü doların yanında yükselen tahvil getirileri ons fiyatına olumsuz tesir yapıyor. Amerikan Dolarına ve Amerikan Borçlanma Kağıtlarına ilginin artması Altına iyi gelmiyor.

Tahvil faizleri vadelerine göre bakıldığında bize şu mesajı veriyor: “ABD’nin önümüzdeki 2 yılı kuşkulu ama gelecekteki 10 yılına güven var.” Bu durum Altın yatırımcılarını para bağlamaktan uzaklaştırıyor.

“Hep Aynı Soru: Daha Da Düşer Mi ?”

Analistlerin büyük bir kısmı 1600 Dolara doğru sürüklenen altının, Fed’in faiz artışlarına devam etmesi sebebiyle daha da düşük seviyelere inebileceğini söylerken, Gram Altına yatırım yapmış olanları da endişelendiriyor. Türkiye’de kurun baskılandığı gayet net olarak biliyor. Ancak yatırımcılar rekor seviyelerden geri gelmiş olan Altını satın almakta tereddüt ediyorlar. Büyük ihtimalle herkes seçimden önce kurları aşağıya çekecek sihirli bir hamle bekliyor.

Son yıllarda Altında al-sat imkanının ancak ve ancak profesyonellerin yapabileceği bir faaliyet olduğunu, amatörlerin uzun vadeli ve sabırlı hareket etmeleri gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Şu an yaşanan tecrübede olduğu gibi, uzun süre düşüş yaşayan enstrümanlarda alım yaptıktan sonra fiyat hareketlerine bakmadan sabırla beklemek gerekiyor.

“Daha da düşer mi ?” sorusu çok sorulan ama herhangi bir orjinalliği içermeyen bir soru. Kimse sürekli olarak en düşükten alıp en yüksek fiyata satamaz. Hatta bu başarabilen kişi sayısı çok az, sürekli yapabilen de neredeyse hiç yok gibidir. Dolayısıyla al-sat yapmak isteyenler eğer hayatlarını bu işten kazanmıyorlarsa sürekli ekrana bakmaları bile kazandıran bir davranış olmayabilir.

Umarım 1980’lerde olduğu gibi ons altın açısından zirveyi tekrar görmek 30 yılı bulmaz. Ancak bu geri çekilişi dikkatle izlemekte fayda görüyorum. Özellikle rezervlerinin önemli bir kısmı Altın olan Merkez Bankaları açısından gelişmeler büyük önem taşıyor diyebilirim. TCMB’de 700 Tona yakın rezerv bulunuyor. Hatta Altın mevcudunu en hızlı artıranların başında bulunuyor. Söylemeden edemedim.

 

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara