Ayna, ayna…

Haftaya ilginç bir şekilde başladık. Hafta sonu “mal varlıklarını yurt dışına gönderenler” ile ilgil sert açıklamalar geldi, ardından da “yanlış anlaşıldı” diyerek düzeltme yapıldı. Yine de bunun heyecanı yeterli oldu. Dolar/TL sert şekilde yükselip sonra sert şekilde düştü. Arada panik yapanlar da zarar gördü mutlaka.

Enflasyon oranlarının son yılların “en yüksek seviyesi” şeklinde açıklanması fazla moralleri bozmadı ama, sermayenin akışkanlığı aleyhine sarf edilen sözler herkesi tedirgin etti. Ardından gelen açıklamalar piyasaları rahatlattı ancak ben aynı uyarıyı yapmaya devam edeceğim:

“Döviz borcu ya da ödemesi olanlar gevşemelerde mutlaka döviz alıp kenara koysunlar.”

Bu uyarıda bulunduktan sonra enflasyon hakkındaki yorumumu yapayım. Bu gidişle Orta Vadeli Planın “% 5 enflasyon” hedefi tutmayacak. Çünkü çekirdek enflasyon yükseldikçe daha yüksek seviyelerde fiyat artışları kaçınılmaz olacak. En başta gıda maddeleri sonra de endeksin içindeki birçok önemli mal ve hizmette sürekli yükseliş var.

Ankara’dan gelen bir açıklama dikkat çekti: “Aralık ayından itibaren enflasyon hızla düşecek”. Eğer yanlış hatırlamıyorsam daha önce de buna benzer açıklamalar yapılmıştı. Açıkçası enflasyon endekslerinde bir “hassas ayar” yapmadan bunu sağlamak pek mümkün değil. Yapılmasa daha iyi olur tabii.

Özetle, daha açıklanmadığı için elle tutulur olmayan bir “çift hane büyüme” iddiası var. Ancak enflasyon % 13, faiz % 13.5, işsizlik de % 11 seviyesinde.

Madem Türkiye hızla büyüyor, o zaman sürekli iddia edildiği gibi “çıktı açığı kapanınca enflasyon düşer” tezi geçerli değil. Eğer bu kadar hızlı büyürken işsizlik tek haneye inemiyorsa, bir tuhaflık olduğunu da söylemek lazım.

Son olarak, bu kadar riskin ve tuhaflığın olduğu bir yerde şu anki faiz seviyesini “yüksek” bulanların kendisini sorgulaması gerektiğini de söylemem gerekiyor.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara