Uluslararası Para Fonu yani IMF heyeti ekim ayında Türkiye’yi ziyaret etti. IMF heyeti temaslarında Ankara ve İstanbul’da kamu ve özel sektörün temsilcileriyle bir araya geldi.
Önce TİM Ekonomi Danışmanı sonra da Genel Sekreteri iken 2000-2007 yılları arasında bu heyetleri biz de ağırlıyorduk. Yıllar geçtikçe ve stand-by düzenlemeleri dönemi sona erince o zamanki ilgi alaka kayboldu desem yanlış olmaz.
Her ziyaretin ardından mutlaka bir açıklama yapılırdı. Bu açıklama basın önünde ve canlı yayınlarla duyurulurdu. Bugünlerde sadece yazılı bir açıklama ile geçiştiriliyor. Son ziyaretin ardından IMF, Türkiye’ye yönelik 2022 yılı 4. madde değerlendirmesini de tamamlayarak yazılı bir açıklama yaptı.
Ancak yazılı da olsa, oldukça ciddi uyarılar içeren bir açıklama olduğunun altını çizmek istiyorum. Mesela kur korumalı mevduat uygulamasına ciddi bir eleştiri yapılmış. Enflasyonla mücadele için sıkı maliye politikası gerekirken uygulanmadığı, kur korumalı mevduat yanında hükümetimizin “makro ihtiyati ve düzenleyici tedbirler” adı altında ne koyduysa kaldırılması gerektiği, kamunun finansal piyasalar ve kredi dağılımında sınırlı bir rol oynaması gerektiğini belirtilmiş.
“Kağıt Üzerinde Kalan Öneriler..”
Sadece bununla da kalmamış: IMF, politika faizindeki artış isterken aynı anda Merkez Bankasının bağımsızlığını güçlendirecek adımların atılmasını “şiddetle” tavsiye ettiklerini söylemiş. Bu adımların, enflasyonu güçlü şekilde aşağı çekmeye ve rezervlerin zaman içerisinde yeniden oluşturulmasına katkı sunacağı da belirtilmiş.
Bu söylenenler aşağı yukarı aklı başında olan ekonomistlerin faiz indirim kampanyası başlamadan önce altını çizerek söyledikleri idi. Şu an gelinen noktada her ne kadar bu söylenenler aklı başında öneriler gibi gözükse de, “yağmur yağarken şemsiye almadan çıkmayın” gibi gibi geliyor. Çünkü enflasyonu kontrol altına alacak faiz seviyesini tespit etmek çok zor olduğu gibi, KKM uygulamasından vazgeçilmesi şu aşamada mümkün değil. Dolayısıyla içinde yaşadığımız şartların seçimlere kadar değişmesi mümkün olmadığı gibi, seçimlerden sonra bir çoğunun da devam edeceğini söylesem falcılık olmayacaktır.
Aklıma BİST eski başkanı Osman Birsen’in bir sözü geldi: “..Bana pastayı yeme diyecek doktor değil, pastayı yedirmeyecek doktor lazım..” IMF’nin değerlendirmelerine bakınca Osman Bey’in ne kadar haklı olduğunu görüyorum desem yanlış olmaz.
Prof. Dr. Emre Alkin