Haftaya başlarken, bazıları için yılbaşı telaşı bazıları için de yılbaşı yavaşlaması eş anlı olarak başladı. Bu ayın sonuna doğru işlemlerin hacmi yavaş yavaş daralacak. Döviz kurundaki derinlemesine hareketliliğin ancak ve ancak kurumların büyük çapta ödemeleri olduğu zaman gerçekleşeceğini tahmin ediyorum.
Bu sebeple, dar hacimde Dolar/TL’nin dalgalanacağını ve 4.00 seviyesinin üzerine çıkabileceğini söylemek için falcı olmaya gerek yok. Merkez Bankası’nın çabalarının kaçınılmaz olanı geciktirmek olduğunu daha önceki raporlarımda bahsetmiştim.
Döviz kurlarının yükseleceğini söylemek “kötümserlik” değil. Sadece gerçekçilik. Son 15 yılda Dolar TL sırasıyla 1.50, 2.00, 2.50, 3.00, 3.50 seviyelerini geçerken sürekli olarak “felaket tellalları” veya “müzmin kötümserler” olarak adlandırılan bir gruba karşı adeta savaş açıldı. Diğer uçtaki taraf da “müzmin iyimserler” olarak nitelendirildi.
Kurların yükseleceğini söylemek marifet değil. Bu konuda geride bıraktığımız 15 yılın her günü açıklama yapanlar elbette kabak tadı verdiler. Çünkü neredeyse Cumhuriyet Tarihi kadar eski olan ve 1940′ lardan itibaren hiçbir hükümetin durdurmaya başaramadığı TL’deki değer kaybı, Atatürk’ün belirttiği gibi “Batıdan fazla geri kalmadan” önlenebilecek bir durum.
Ancaki hükümetler Batı’dan geri kalmamayı daha fazla üreterek veya onlardan daha büyük, daha derini daha yüksek veya daha geniş şeyler yaparak sağlamaya çalışmış. Özetle, gelişmekte olan ülkeler eğitim-sanat-spor-bilim konusunda Batı’dan geri kalmamayı düşünmüş olsalardı, bugün milli gelir seviyesine göre en fazla çimento tüketen ülkeler arasında olmazlardı. Maalesef Türkiye de bu ülkelerin içinde.
Refah artışı özgür düşünce, eşit şartlarda rekabet ve eğitimle gerçekleşebilecek bir sonuç olduğu için, bu ülkeler yüksek büyüme gerçekleştirseler de kalkınamıyorlar bir türlü. Acaba kalkınma ekonomisinin önde gelen bazı isimlerinin dediği “bazı ülkeler kalkınamazlar, çünkü kalkınamazlar” sözü gerçek mi ? Bilemem.
Bildiğim şey şu: ki yüzyıl önce ekonomistlerin “beşeri sermayenin kalitesi artmadıkça, fiziki sermayenin kalitesi yükselse de verim düşer” sözünü ciddiye almayan planlar ve programlarla yola devam ettikçe, bu ülkelerin para birimlerinin değeri düşmeye devam edecek.
Prof. Dr. Emre Alkin