Rezervler ile kur yükselişlerinin, kur yükselişleri ile enflasyonun, enflasyonun da faiz ile birebir ilişkisi var. Ayrıca, iç ve dış siyasetin de kurlar üzerindeki etkisini de eklemek lazım. Hal böyleyken faizlerin düşmesi kısa vadede imkan dahilinde gözükmüyor.
Mesela, kamu bankaları dahil olmak üzere birçok büyük banka kredilerde 1 yıl vadeli fiyat vermediği gibi, bazı büyük özel bankalar da oldukça yüksek faiz vererek kredi talep edenlere adeta “bu maliyete katlanacaksan buyur al” gibi bir mesaj veriyor. Çünkü herkes faizlerin yükselmesini bekliyor.
Anlaşılan likidite imkanları giderek azalırken, bankalar ve finans kuruluşları “seçici” olmanın ötesinde bir hassasiyete sahip oldular. Diğer taraftan banka harici finans kuruluşlarının da kredi maliyeti ve kredi faizi arasındaki makası koruyarak iş yapmaya çalıştıklarını görüyorum. Ticari krediler için faizler 18-22 bandında devam ederken, faktoringde bunun en az 5-6 puan fazlası bir ortalama faiz bulunuyor desem yanlış olmaz.
Firmaların bir günde yaşadığı psikolojik git-gelleri şöyle anlatabilirim: Başvurduğu krediye kavuşmanın sevinci kısa sürüyor. Çünkü nakit akışı bozukken ve ödemelerin vadesi ile hacmi ortadayken adeta ip üzerinde yürümeye çalışan bir cambaz gibiler. Daha önce birçok kez kolayca bazen de ucuz atlattıkları düşme tehlikesini tekrar tekrar yaşıyorlar. Yürümeye devam etmezlerse düşecekler. Ancak bozulmuş dengeyi her zaman öne doğru adım atarak düzeltmek imkanı olmuyor.
“Kredileri Yenileme Meselesi…”
Güçlü firmalar için de bir başka dert söz konusu: Vadesi gelen düşük faizli kredilerin, yeni maliyetlerle yenilenmesi söz konusu. Elbette, her seçeneğin alternatif maliyeti hesaplanacak ve ona göre karar verilecek. Merkez Bankasının Haziran ve Temmuz Aylarında faiz düşürmeye kalkması, söz konusu kredilerin daha düşük maliyetle fonlanmasına yol açabilirdi. Ancak dün piyasadaki olumsuzluk, bu seçeneğin giderek düşük ihtimal olduğunu göstermekte.
Özetle güçlü firmaların, günlük düşünen başı dertte olan firmalardan en avantajlı tarafı “seçenek çokluğu”. Fakat Merkez Bankası’nın seçenekleri azalırken, güçlü firmaların da kredi yenileme için seçenekleri azalıyor.
Sanıyorum, banka ve finans kurumları ile reel sektör arasında oldukça sıcak geçecek bir sürece giriyoruz.
Prof. Dr. Emre Alkin