Çapraz Okuma Şart..

 

 

Çoğu zaman piyasalardaki gelişmeleri tariflerken zorluk çekiyoruz. Merkez Bankası’nın politika faizini düşürmesinin ardından Dolar/TL yükseldi ve paritenin de yardımıyla yükseldiği seviyede kaldı. Bu arada kamu borçlanma kağıtlarına umulmadık bir talep geldi ve faizleri oldukça hızlı bir şekilde düştü. Diğer taraftan Türkiye’nin CDS primleri tekrar 800’lü seviyelere yükseldi. Bunlar gerçekten birbirinden bağımsız ve aralarında ilişki kurmanın pek mümkün olmadığı gelişmeler. Bankalara disponibilite değişikliğinin tek başına bu sonucu yaratacağını düşünmüyorum.

CDS primleri bir ülkenin borç ödeme kabiliyetini derecelendiren bir ünite. Dolayısıyla CDS primleri yükselirken Tahvil Faizlerinin düşmesi anlaşılır bir durum değil. Bu sebeple tahvile olan talebin kaynağını sorgulamakta yarar görüyorum. Ödünç dövizle artan rezervlere güvenerek faizleri düşürmek ve emisyon mekanizmasıyla kurumlardan tahvillere talep yaratmak oldukça riskli bir uğraş desem yanlış olmaz. Yabancı ya da yerli yatırımcının artan bir ilgisi olmadığını göre, “çapraz okuma” yapıldığında analistleri şüpheye düşürecek gelişmeler bunlar. Disponibilite kararının etkisini yakından takip etmek gerekiyor.

“Euro/Dolar Paritesi Bizi Zorlayacak..”

Diğer taraftan “özel sektöre kredi verirken bizi de unutmayın” diyor kamu kesimi. Eldeki kaynakların bir kısmı bu şekilde tahvillere gidiyor. Bankacılık kesiminden elde ettiğimiz bilgilere göre, krediler seçilmiş sektörlere verilmekte. Hal böyleyken seçimlere kadar bu şekilde yola devam edeceğiz gibi gözüküyor. Firmaların finansman yükünü daha çok banka harici finans kurumları sırtlamakta. Ancak onlar da bankalardan kaynak alamıyorlar. Mecburen orada da faizler ciddi bir hızla yükseliyor. 

Bu arada Euro/Dolar paritesinin tekrar 1.00 seviyesini ve altını zorlarken ihracat dövizlerinin dolar karşılığı da azalıyor elbette. Bir yandan Merkez Bankası’nın zararı, diğer taraftan KKM’nin Hazineye yükü artarken cari açıkla alakalı olumsuz gelişmeler rezervlerin yetersizliğiyle pekişirken, bu süreci ne kadar devam ettirebileceğimizi merak ediyorum. 

Durumdan şöyle bir vazife çıkarmak mümkün: Dolar paritede hızla yükselirken Euro cinsinden girdi kullanan, borcu ya da ödemesi olanların bu fırsatı değerlendirmesi gerekir. Tabii, dövizi belli bir seviyeden yüksek tutanlar kredi alamıyor. Bunu da hatırlatalım. Dolayısıyla döviz cinsinden alacak yaratacak işlemler yapmak önemli. Hassas bir döviz gelir-gider dengesinden bahsediyorum. Ödeme vadeleri ile KKM vadesi uyuşmuyorsa riskin azaltılması için bu yol önerilebilir. Ancak, şu anki parite sebebiyle euro geliri ve dolar ödemesi olan kurumlar için sabır telkin etmekten başka çaremiz yok. 

Bunun yanında mali yapıyı koruyacak bir hazinecilik de gerekiyor. Fon havuzunun maliyeti, gelir ve giderlerin vadeye göre dağılımına bakılarak oldukça hassas bir finansman faaliyeti yapılması gerekiyor. Bu faaliyetin asla maceracı olmaması, tamamen korunma amaçlı olması ve rant beklenilmemesi öncelikli yaklaşım olmalı. 

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara