Döviz yükselince hala hayret eden var mı ?…

Kestirmeden konuya gireyim: Dün bir TV Kanalından bana telefonla bağlanarak ve “Döviz yükselmeye devam edecek mi ?” diye sordular. “Düşmesi anormaldi zaten” dedim. Bu cevabımın sebebini hala soranlar için tekrar anlatayım.

Gelişmekte olan piyasalar yeni yıla iyi bir başlangıç yapmadı diyebiliriz. Özellikle ABD Ekonomisi ile ilgili bazı olumsuz beklentilerin dile getirilmesi ve buna bağlı olarak küresel ekonomiyle ilgili endişelerin konuşulmasıyla beraber Uzak Doğu’dan başlayan bir satış dalgası yaşandı diyebilirim. Ancak bunlar kısmı sebepler. Asıl meseleye geçeceğim.

Piyasalarda böyle bir gelişme devam ederken bazı sektörlerle toplantılar gerçekleştirdim. Sanıyorum bu yıl da “alacak riski” tüm sektörlerin en önemli meselesi olmaya devam edecek. Özellikle yüksek cirolarına güvenerek uzmanlığı dışındaki sektörlerde uzun vadeli yatırımlara girişmiş olan firmalar büyük tehlike arz ediyor. Özel Sektörün toplam borcu 200 Milyar Doların biraz üzerinde. Devlette de para yok. Gizli saklı bir durum değil bu.

Tam bu aşamada Merkez Bankası’nın Olağan Üstü Genel Kurul yapması dikkatleri çekiyor elbette. Yukarıda saydıklarımızı yan yana getirdiğimizde, dövizin düşmesini beklemek hayalperestlikten öteye geçmez.

“Ölçek önemli hale geldi ama ….”

Hemen cevap vereyim: Bu firmaların ellerindeki “donmuş” aktifleri ellerinden çıkarmak için yarışa girmeleri mümkün ama, ortam pek uygun değil. Yarım kalmış yatırımların ise başkaları tarafından tamamlanması düşük ihtimal. Belki de mecburi birleşmeler gerçekleşebilir. Dikkatle izlemek gerekiyor.

Dış girdi kullanan ve sert rekabet sebebiyle düşük karlılıkla yola devam eden firmalar için kredi verenler mutlaka “ölçek” arayacak . Ancak firmaların büyük ölçekli olmaları batmama garantisi vermiyor. Yine de ölçek büyüdükçe bazı sektörlerde ayakta kalma kolaylaşacak gibi gözüküyor. Hatta ölçeği büyütmek için başka firmaları satın almak isteyenlere kolaylık gösterilmesi mantıklı olur gibi geliyor. Elbette, nakit akışına dikkatle bakılması gerekiyor.

Tasarım ve Ar-Ge’nin daha öne çıktığı sektörlerde ise optimal bir kapasite ile yola devam edilecekmiş gibi gözüküyor. Hatta toplam satışlarının % 50’sinden fazlasını ihraç edenlerin 2019 yılını daha az sıkıntıyla atlatacaklarını görebiliyorum. Finans Kurumlarının fonlamada “ihracat” detayına dikkat etmesi bir gereklilik oldu.

Elbette, hiçbir teminat düzgün bir nakit akışından daha fazla garanti veremez. Aktif satışlarının giderek zorlaşacağı bir dönemde, teminat ya da kefaletlerden daha önemlisi borç/alacak vadelerini düzgün yöneten profesyoneller olacak. Şahsi tecrübem, Mali ve İdari İşler, muhasebe-finans-raporlama şeklinde üç saç ayağında yöneten kurumların ekonomik şoklara karşı dayanıklılığı daha fazla olduğu yönünde.

Belki de kredi verirken, Finans Kuruluşlarının nakit akışını yöneten personelin tecrübelerini de dikkate almaları doğru bir yaklaşım olacaktır diye düşünüyorum. Kar ederken batan firma çok gördüğüm için, “iyi günleri doğru yöneten” insan kaynağına da ihtiyaç duyulduğunu söyleyebilirim. Denize düşünce yüzmeyi öğrenmek teknik olarak pek mümkün değil. Mutlaka daha önceden bilgi sahibi olmak gerekiyor.

Not: Enflasyon oranları hakkında fazla yorum yapmaya gerek yok. Çekirdek enflasyonda olumlu bir gelişme ortaya çıkana kadar Merkez Bankası’nın hamle yapması acelecilik olur. Dövizin yükselişi hızlanır. Aman dikkat.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara