ECB’nin Faiz Hamlesini ABD Enflasyonu Nötralize etti…

Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artırmasından hemen sonra ABD’de açıklanan enflasyon hesapların şaşmasına sebep oldu diyebilirim. Elbette yaşananlar parite üzerinde etkili oluyor.

“Paritenin bir modeli yok” der tecrübeli uzmanlar. Pek de haksız değiller. Mutlaka teknik ve temel analizler önemlidir ancak, piyasanın kendine has yaklaşımları da var.

Avrupa Ekonomisinin durumu ve yakın geleceği herkesin malumu. Ancak, oldukça geç katıldığı faiz artırma kampanyasına hızlı adımlarla devam eden ECB sayesinde Euro, ortaya çıkış değerine yakın bir yerden dönerek Dolara karşı az da olsa değerlenmiş gözüküyor.

Aslına bakılırsa, Fed’in faiz adımlarının minimum ne kadar olacağını herkes biliyor. Fakat ECB’nin faiz artışı beklenmedik bir yükseklikte olunca parite bir anda yön değiştirdi. Sanıyorum 21 Eylül’de Fed 75 baz puanlık bir artış açıklasa da parite dipleri görmeyebilir. Tabii Avrupa’nın başına gelecekleri tam olarak kestirmek mümkün değil. Bildiğimiz tek şey Avrupa artık rekor düşük faiz vermeyecek.

Bundan sonra Doları tekrar hızla güçlendirecek hamle Fed’in 75 baz puan üzerinde yapacağı bir artış veya Avrupa ile Rusya arasındaki gerginliğin derinlik kazanması olabilir. Açıkçası İsveç’te bile aşırı sağın yükselişini gördükçe endişeleniyorum. Avrupa’nın başına ne geldiyse bu aşırılıklardan geldi. Ben kendi adıma 1930’larda esen rüzgarların benzerinin hakim olmaya başladığını görüyorum. Ekonomik zorluklar, işsizlik, göçmenler vs derken aşırı sağın yükselişi birçok felaketin de habercisi olmuş geride bıraktığımız 150 yılda.

ECB ve Fed üyeleri “enflasyonla etkin mücadele” konusunda karar birliği yaparken, Atlantik Okyanusunun her iki yakasında da başarısız lider örnekleri ve yetersizlikler göze çarpıyor. Açıkçası Türkiye’ye karşı genel bir karşıtlık var ama ülkemiz aleyhinde ya da lehinde fikirler sahipsiz kalmış gözüküyor. Böyle durumlarda maalesef düşmanlık galip geliyor. Çünkü rasyonel düşünce ortadan kalkıyor.

“Türkiye’nin İşi Kolay Değil…”

Rusya’nın doğalgaz konusunda Avrupalılara ders verme hevesiyle, Avrupalıların ne pahasına olursa olsun Putin’den kurtulma hevesi arasında sıkışmış bir siyasi-ekonomik ajandada Türkiye’nin Batıyla sorunlarını çözmesi zor. Dolayısıyla Gümrük Birliği gibi meseleleri ele alıp ihracatımız lehine çözmemiz pek mümkün gözükmüyor. Ayrıca Türkiye’yi Rusya yanlısı gösteren bir çok propaganda malzemesi de sosyal medyada mevcut. “Denge Siyaseti” bu aralar dünyada fazla prim yapmıyor anlaşılan. Mutlaka her ülke safını belirlemek zorunda.

Sözün özü: İhracatımızın yüreğini ağzına getiren parite hareketlerinin ECB’nin son hamlesiyle sakinleştiğini görüyoruz. Ancak, ABD’de açıklanan yüksek enflasyonun yanında Euro Bölgesinin ajandası çok dolu. Bunu da da hesaba katmak lazım.

Enerji, emtia ve gıda fiyatlarındaki dalgalanma devam ederken Avrupa’nın kabus gibi bir kış geçireceğini tahmin edebiliyoruz. Döviz kazandırıcı faaliyetler Türkiye için her zamankinden daha büyük bir önem kazanmış durumda. Buna uygun bir strateji geliştirmek gerekiyor. Tabii buna uygun kaynak yaratmak da lazım.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara