Enflasyon ve Ötesi…

Geçen hafta enflasyon rakamları İTO rakamlarıyla neredeyse aynı oranda açıklanınca içimden iki düşünce geçti:

– TÜİK bu sefer rakamları olduğu gibi yansıttı

– Rakam daha kötüydü, ancak bu kadarını yansıttı

Hangi düşüncenin doğru olduğuna karar veremedim. Çok basit bir örnek ile yola çıkayım dedim: Sabahları kahvenin yanına bir kaşık fıstık ezmesi yiyorum. Ağustos ayında sevdiğim markanın kavanozu 79 TL idi. Bugün 109 TL’ye yükselmiş durumda. Yani 3-4 ayda % 40 civarında bir yükseliş var.

Bir başka taraftan bakalım: Ağustos başında periyodik bakım 4.604 TL ödediğim ve sürekli yollarda olan orta segmentteki aracıma geçen hafta 9.611 TL bakım ücreti ödedim. Tabii, 3-4 ay içinde bu 15.000 km yapmış olması bir fenomen ancak bunu şimdilik bir kenara koyarsak, tam olarak % 108 artış anlamına geliyor.

Aynı şekilde Şubat Ayında 33 TL’ye almış olduğum temizlik malzemesinin bugün 61.90 TL olduğunu da görüyorum. Bu da 8 ayda % 90’a yakın artış anlamına geliyor. İstanbul’da evlendiğim için boşalttığım evin aynı binadaki benzeri % 177 artışla kiraya verildi. Kirayı mutlak rakam olarak yazmak istemedim.

“Faizleri Yükseltmek de Düşürmek de İşe yaramıyor…”

Tüm bunları inceledikten sonra, TÜİK ‘in açıkladığı enflasyon oranlarının hayat pahalılığı seviyesinden tamamen koptuğunu, ancak bu haliyle bile politika faizinden 75 puan, piyasanın ortalama faizlerinden de 55 puan uzakta olduğunu görüyoruz. Nasıl ki ABD ve AB faizleri yükselterek enflasyonu düşüremiyor ise, TCMB’nin faizleri düşürürken bankalara kredi verdirmeme stratejisi de enflasyonu düşüremiyor.

Gelinen noktada “onlar başaramadı biz başardık” diyeceğimiz bir sonuç olmadığı gibi, Fed ve ECB ‘nin faiz artış adımları küçülecek olsa bile enflasyon düşüş trendine girene kadar durmayacak. En azından yetkili ağızlardan bunu dinliyoruz. Vatandaşın tasarruflarını bir yıl sonraki beklenti enflasyonunun yarısından da düşük bir faizde değerlendirmeleri imkansız olduğuna göre, “tüketerek tasarruf etme” bir süre daha devam edecek. Çünkü yarın daha pahalı olacağını düşünen hane halkı mal ve hizmetleri şimdiden satın alır. Bu kadar basit.

Bunu önlemek ancak ve ancak tasarrufların aktarılacağı enstrümanların en azından önümüzdeki 1 yıllık enflasyondan daha yüksek getiri teklif ediyor olması gerekir. Böyle olmadığı sürece hiçbir şekilde vatandaşı tüketimden caydırmak mümkün olmaz, stokçuluk iyice yaygınlaşır diye düşünüyorum. Yeni yılda başlayacak kredi kampanyalarında mutlaka buna dikkat edilmesi gerekir. Aksi takdirde 3 haneli enflasyon kaçınılmaz olur.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara