Evdeki hesap çarşıya uymadı sanırım…

Halbuki ne büyük umutlarla başlamıştık 2020’ye. Brexit gerginliği azalmış, ABD-Çin ticaret savaşları ateşkes diyebileceğimiz birinci fa anlaşmayla sonuçlanmıştı. Bir anda koronavirüs ortaya çıktı.

Koronavirüs ortaya çıkmadan önceki beklentilerle, sonraki beklentiler arasındaki farklar konusunda geçen hafta “öncü” öngörülerimi arz belirmiştim. Şimdi ise daha derin bir analiz yapıp konuyu çeşitli senaryolara bağlayarak incelemek istiyorum.

Ekonomist Can Fuat Gürlesel, geçenlerde yaptığımız görüşmede şu fikirleri öne sürdü: Küresel büyüme beklentileri daha virüs yokken %3.3 iken bile %2.6’ya revize edilmişti ama ben her yıl olduğu gibi “tekrar yukarıya revize edilir” diyordum. Sonra bir anda koronavirüs ortaya çıktı. Böylece iki senaryo üzerinde beklentiler şekillenmeye başladı.

Birinci senaryo şu: Eğer virüs nisan ayının sonuna kadar ortadan kaybolursa küresel büyümenin sadece 0.1 puan azalacağı tahmin ediliyor. Ancak ben kendi adıma 0.2 puan eksiltiyorum. Belki de daha temkinli olabilmek için.

İkinci senaryo ise biraz sıkıntılı gözüküyor: Eğer yıl sonuna kadar virüs etkisini sürdürmeye devam ederse küresel büyüme hızı 0.6 puan eksilerek % 2.0’ye düşüyor. Ben burada daha iyimserim 0.4 puan eksiltiyorum. Aslına hangi senaryo doğru çıkarsa çıksın, sıkıntılı bir süreç bizi bekliyor olabilir.

Dünya Ticareti için beklentileri de aynı senaryolarla analiz edelim:

İlk senaryoda, yani virüsün Nisan Ayında ortadan kaybolmasıyla beraber miktar bazında küresel ticaretindeki büyüme 0.5 puan bir azalmayla % 2.0’a geriliyor. Aşağı yukarı ben de böyle bir düşüncedeyim. Ancak ikinci senaryo daha vahim bir beklentiye işaret ediyor.

Eğer yıl sonuna kadar böyle devam ederse, küresel ticarette miktar bazında büyüme % 0.5’e kadar düşecek. Bu oldukça vahim bir durum halbuki bu yıl miktar olarak % 2.5 değer olarak da % 3.0 büyüme bekliyorduk. İhracat fiyatları 2019’a göre artacak, firmalar kâr etmeye başlayacaktı.

Şu an itibarıyla küresel ticaretin miktar bazında sadece % 0.5 büyümesi karşısında hacmin ne kadar düşeceği pek konuşulmuyor. Bunu ilerleyen günlerde analiz edeceğiz. Şimdiden moralimizi çok bozmayalım.

Şimdi önümüzde çeşitli senaryolar ve olumsuz beklentiler bulunuyor. Dünkü raporda bahsettiğim Dolar değerlenmesini de bu açıdan bir kere daha değerlendirmek gerekiyor. Bu arada ABD yetkililerinin Çin’den gelen ölü sayısı ve hasta sayısı verilerine güvenmediklerini açıklamaları da not edilmesi gereken bir gelişmeydi. Sosyal Medya’da virüsü bilerek bulaştıran insanların görüntüleri de infial yaratmış durumda.

Bu hafta Merkez Bankası’nın kararına odaklandık ama Çin’deki gelişmeler başımızı daha fazla ağrıtacak gibi gözüküyor.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara