Faizi düşürmek söylendiği kadar kolay değil…

Bu sabah gösterge tahvilin faizindeki yükselişle başlamak istiyorum. Dün ABD ile başlayan kamu kağıtlarındaki faiz yükselişi Türkiye’ye de sirayet etti diyebiliriz. Eğer gelecekte faizlerin yükselmesi bekleniyorsa, bugünden yatırımcılar bono ve tahvile fazla talepte bulunmazlar. Bu bir gerçek.
Yine de belirtmemde fayda var: Geçen yıl hazine nakit dengesi 60.5 milyar TL açık vererek kapandı. Geçen yıl bu miktarın 38.2 milyar TL idi. Bu arada 2017 yılında hazine piyasaya para bırakmak yerine, 78.4 milyar tl net borçlanma yaptı. Hala net borçlanmaya da devam ediyor. Bu durumda faizlerin düşmesi zor.

İşe bir de yatırımcı tarafından bakalım: 2017 Ocak ayında mevduata para yatırmış bir kişinin stopaj sonrası elde ettiği net faizin reel getirisi negatif oldu. İşin gerçeği, faizler reel olarak düşük hatta negatif. Ancak nominal faiz gelişmekte olan ülkelere göre yüksek. Hazine kamu adına piyasadan para çekmeye devam ettikçe, faizlerin düşmesi ancak hayal olur.

Bir başka ayrıntıdan bahsedeyim: Türkiye’nin Kasım ayına kadar toplam 102 Milyar Dolar dış borç ödemesi gerekiyor. Burada 82 Milyar Dolarlık ödeme özel sektörün.Bunun 18 Milyar Dolarını önümüzdeki kısa vadede gerçekleştirecek.

Eğer TL’deki reel faizleri düşük bulanlar dövize kaçmaya devam eder, TL’deki nominal faizi yüksek bulanlar da döviz kredisine doğru yönelirlerse tuhaf bir durum ortaya çıkacak. Çünkü ortada o miktarda bir döviz yok. Sadece TL işlemlerin gitgide dövize daha fazla endekslendiği bir hayat yaşamaya başlayacağız. Bu durum kurlar üzerindeki oynaklığı ciddi şekilde artırırsa, enflasyon ve faizler üzerinde olumsuz tesirler yapacaktır.

Peki panzehir ne ? Gayet ne olarak yabancı sermayenin ülkeye akışını hızlandıracak hamleler. Bu da diplomasideki tonu yumuşatmak, ülkedeki hak ve özgürlüklerin seviyesini yükseltmekten geçiyor.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara