Fiyat artışları konjonktürel değil, kalıcı hale gelebilir mi?

Elektrik kesintileri, enerji fiyatlarının hareketlenmesi, gıda darboğazları, tarımda sıkıntılar, emtia fiyatlarındaki inatçı yükseliş, dövizde yükseliş ve para bolluğu. Bunların hepsini yan yana koyduğumuzda “mükemmel fırtına” seviyesine geliyoruz.

Herkesin korkusu artık şu: Ilımlı bir büyüme hızına karşı devamlı yükselen enflasyon. Elbette bu gelişmeler, bir de bize ait ayrıntılarla birleşince can sıkıcı hale geliyor. Piyasalarda yaşanan bazı gelişmeleri aklımda sıraladığımda karşıma şunlar çıkıyor:

– Geçen hafta alınan Merkez Bankası faiz kararı ve neticesindeki döviz hareketi

– Demir-çelik ve diğer emtiadaki fiyat yükselişleri

– Çin’de başlayan gayrimenkul krizi

– Gıda fiyatlarındaki artışın devam etmesi

– 2022 büyüme tahminlerinin düşürülmesi

Haftaya Dolar/TL’de daha sert bir yükseliş ile başlamadık çok şükür. Ancak Dolar/TL’de 8.80 seviyesinde direniyor. Bu durumun enflasyona yansıması olacak elbette. Bundan sonra başka faiz indirimi olup olmayacağını Merkez Bankası Başkanı’nın konuşmalarından çıkarmaya çalışacağız. Yıl sonuna kadar 100 baz puan daha bizi bekliyor olabilir.

Kurların enflasyona etkisini tartışırken hammadde fiyatlarındaki yükselişin kısa bir aradan sonra devam etmekte olduğunu görüyoruz. Özellikle inşaat maliyetlerindeki artış konut fiyatlarına yansıyor. Hatta kiralara da yansıdığı gözüküyor. Almanya bu konuda en çok şikayet eden ülkeler arasına girdi. Başta kamulaştırma olmak üzere birçok çözüm yolu masaya yatırılmış durumda.

Gayrimenkul ve İnşaat demişken: Çin’de dev bir gayrimenkul şirketinin temerrüt riski yaşamasından sonra, başka firmalara da söz konusu riskin yayılma ihtimali konuşulmaya başlandı. Bu durum para ve sermaye piyasalarında gerginliği artırıyor.

“Gıda fiyatları aldı başını gidiyor…”

Türkiye’de gıda fiyat artışlarının son iki yılın en yüksek seviyesinde olması da bir başka dikkate alınması gereken gelişme. Merkez Bankası’nın çekirdek enflasyona bağlı olarak vereceğini açıkladığı faiz kararlarını da birebir etkiliyor. Çekirdek enflasyonun tekrar yükselişe geçmesi Başkan Kavcıoğlu’nun söylemlerini riskli bir duruma sokabilir. Her ne kadar Merkez Bankası “biz mevsimsel ve konjonktürel fiyat hareketlerini dikkate almayacağız” dese de, aybaşında açıklanacak TÜİK bültenindeki çekirdek enflasyon rakamı büyük önem arz edecek. Enflasyonun tüm dünyada kalıcı hale gelmesi beklenirken, Türkiye’de fiyat artışları ile mücadele etmenin metodu doğru şekilde belirlenmeli.

Tüm bunlar konuşulurken, uluslararası kuruluşlar dünyanın ve ülkelerin 2022 büyüme beklentilerini geriye doğru revize etmeye başladı. Bu elbette Fed ve diğer Merkez Bankalarının para politikalarını ve ülkelerin hem ekonomik hem de vergisel yaklaşımlarını değiştirecek. Bir yanda düşük büyüme riski diğer yanda yükselen enflasyon riski gibi bir durumla karşı karşıyayız.

Tüm bu detaylar, oldukça ciddi belirsizliklerin içinden geçtiğimizi gösteriyor. Bu şartlar altında uzun vadeli kararlar almak kolay değil. Şartların sürekli değişme ihtimali olduğu yerlerde politikaların kestirmeci bir anlayışla belirlenmesi doğal ancak, zaten zor olan şartları bizlerin daha da zorlaştırmaması rasyonel bir yaklaşım olacaktır diye düşünüyorum.

 

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara