Değerli Dostlar. Geçen hafta başında enflasyon açıklandı ve yıl sonu % 65 hedefini zora sokan bir seviye ile yola devam ediyoruz. Hala OVP hedeflerinin tutması için matematiksel ihtimal var ancak sürekli dalgalanan enerji ve emtia fiyatları, gelen zamlar ve döviz kurlarının yüksekliği işi zora sokuyor.
İhracat rakamları gösteriyor ki dış satım konusunda şu ana kadar yaşanan sıkıntılar idare edilebilir düzeyde. Altın ve enerji hariç dış ticaret açığı vermeyen bir konuma geldik. Ancak hem rekor kıran ihracatın kg değeri, hem de enerji fiyatlarının yüksek seyri dış ticaret fazlası vermemize engel teşkil ediyor. Acilen ithal ettiğimiz ara mallarının üretim imkanlarına odaklanmamız gerekiyor. Kısa vadede enerji fiyatlarının sakinleşmesini beklemekten başka çare yok.
Prag’da gerçekleşen Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesindeki ayrıntıların bölgede gerginliklerin azaltılması için önemli olduğunu düşünüyorum. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginliğin azalması ve Avrupa ülkelerinin AB çerçevesi dışında da diyalogda olabilmesi önemli. Kontrollü gerginliklerin çatışmaya dönüşmemesi için bu tip temasların artırılması önemli.
“Yabancı Para Cinsinden Borçlanmanın Maliyeti Artıyor..”
Diğer taraftan ABD’nin OPEC+ zirvesinden çıkan sonuca karşı Suudi Arabistan ve bölge ülkelerine karşı bir cevap hazırlığı içinde olduğuna dair haberler geliyor. Fed’in faiz artışlarıyla talep tarafından enflasyonun belini kırmaya çalıştığı bir ortamda, petrol fiyatlarını yükseltmek için OPEC+ ülkeleri tarafından adım atılması doğal olarak tepki çekti. Demokratların bölgedeki ABD Üsleri ile alakalı bir teklifi kongreye getirecekleri söyleniyor.
Tüm bu kaosun içinde Hazinenin dış borçlanması devam ediyor. Kamunun arz ettiği yabancı dolar cinsinden borçlanma kağıtlarının faizi artık % 10 seviyesine dayandı. CDS primlerinin sürekli yüksek seyrettiği Türkiye’nin faiz düşürme sevdası, borçlanma maliyetlerini giderek yükseltirken ekonominin yavaşlaması sonucunu yaratacak gibi gözüküyor. Finansman maliyeti arttıkça yatırım yapmanın cazibesi azalıyor.
Son olarak, Merkez Bankasının SWAP hariç net rezervlerinin eksi 56 milyar dolar civarına geldiğini görüyoruz. Bu durum döviz rezervlerinden satış yapıldığını, Swap imkanlarıyla veya büyük zorluklarla Merkez Bankası’nın kasasına konan dövizlerin Dolar/TL 20.00 seviyesine gelmesin diye “arka kapı” politikasıyla tüketildiğini gösteriyor. Tabii bu sürdürülebilir bir durum değil.
İşte böyle Dostlar. Yeni haftaya bu gerçekler çerçevesinde başladık. Zor bir haftayı geride bıraktık ama bundan sonrakiler de kolay olmayacak gibi gözüküyor.
Prof. Dr. Emre Alkin