Gelecek Yılı Merak Edenler İçin..

Merak etmeyenler de vardır mutlaka. Bu yüzden başlığı bu şekilde attım. Günlük dertlerden kafayı kaldırmak mümkün olmadığı için haklı olabilirler. Ben yine de görevimi yapayım dedim.

Yıl sonu yaklaşırken kurum ve kuruluşların “2023’te neler olacak ?” şeklinde sunum talepleri geliyor. Elbette, 5 dakika sonra ne olacağını kestiremediğimiz bir dünya düzeni içinde geleceği tespit etmek kolay olmasa da, elimden geleni yapıyorum.

Bunu yapabilmek için uluslararası kuruluşların raporlarını inceliyorum ancak, söz konusu kuruluşların daha önceki revizyonlarına da dikkat ediyorum. Açıkçası 2014 yılından beri açıklanan öngörülerle gerçekleşmeler arasındaki makas açılmaya başladı diyebilirim. Beklentiler ve gerçekleşmeler arasındaki bu fark ister istemez piyasalarda dalgalanmalar yaşanmasına sebep oluyor.

Ekonomi teorisinde “ex-ante” yani planlanan ya da öngörülen ile”ex-post” yani gerçekleşenler arasında fark oluştukça, kaynak kullanımı-istihdam-üretim-enflasyon-döviz kurları gibi unsurlarda şiddetli dalgalanmalar oluyor. Ekonomik aktivitede öngörülemeyen gelişmeler sermaye stoku ve finansmanda gecikmeli yan etkiler yaratırken, bunları bertaraf etmek için yazılan reçetelerin gerçeklerden uzak olması dalgalanmaların boyutunu artırıyor.

“İhracat Öngörebildiğimiz Tek Değişken idi..”

Şu ana kadar resmi olarak ihracat rakamları hedefler dahilinde yola devam ederken, enflasyondan cari açığa, faiz dışı fazladan borçlanmaya kadar hükümet öngörülerinin hiç biri gerçekleşmedi. İlginçtir uluslararası kuruluşlar da isabet sağlayamadılar. Bunun sebebi “heterodoks” olarak iddia edilen ama bana göre “anti-ortodoks” diye adlandırılabilecek uygulamalar olabilir. Bu arada yeni açıklanan KGF ile beraber şu ana kadar 2023 ile alakalı yapılan öngörülerde büyük ölçüde değişiklik beklenmeli.

Merkez Bankası’nın faiz değişikliği yapmayacağını biliyoruz ama 2023’te enflasyon baz etkisi sebebiyle hızla gerileyecek. Sanıyorum seçimlerden önce % 50 civarında bir enflasyon olacak. Eğer bu gelişmeyi “faiz düşüşlerine bağlamak” gibi bir hataya düşülürse, bu sefer Mayıs ayına şu anki politika faizinden daha düşük seviyeleri görebiliriz. Bunun döviz kurları üzerindeki etkisi biliniyor. Kurların yükselmesini engelleyen müdahalelerin ne olduğunu daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Bunların 2023’te yeterli olacağını pek düşünmüyorum. Dolayısıyla kurlar üzerinde baskı yaratacak bir dokunuş daha bekliyorum. Ancak ne olacağını tam olarak bilemediğim için başarı şansı konusunda pek bir fikrim yok. Kur rejimini daha da sertleştirmek bir seçenek olabilir.

Sonuç olarak, gelecek yıl enflasyonun % 35’ten daha düşük olmayacağı, büyümenin % 3.00-3.50 arasında kalacağı, işsizliğin % 9.5 ile 11 arasında seyredeceği, cari açığın milli gelire oranının % 3.50 ile 4.50 arasında olacağını söyleyebiliyoruz. Fakat bütçe açığı, döviz kurları ve piyasa faizleri konusunda bu kadar net konuşmak mümkün değil. Halbuki bu parametreler nokta atışı hedef belirleme konusunda en önemlileri. Heyecanlı bir 2023 bizi bekliyor desem yanlış olmaz.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara