İhracatla büyüyecek Türkiye, Diplomasideki tonu yumuşatacaktır…
Birkaç gündür İngiltere’deydim. Hem Londra’da hem de farklı yerlerde temas ettiğim her meslekten kişiler beni oldukça şaşırtan yorumlarda bulundular.
Herşeyden önce Trump’ı dünyanın başına gelmiş en ciddi felaket olarak yorumluyorlar. Putin’i ABD Başkanı’na göre daha tutarlı bir lider olarak görüyorlar. “Söylediğini yapıyor, yalan söylemiyor” diyorlar genelde. İngiltere Başbakanı May vatandaşın gözünde iyi bir profil çizmiyor. Merkel genelde May’e göre daha başarılı bulunuyor. Macron’u tam olarak çözememişler. İspanya ve İtalya’yı aklına takan yok. Çin ve Çin’in Lideri için “çok sabırlılar, sonunda ne yapacakları belli olmaz” şeklinde yorum yapıyorlar.
İngiltere’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletlerde “Trump’a haddini bildiren Lider” olarak tanınıyor. Buna rağmen Türkiye’nin hangi yöne baktığı konusunda ciddi soru işaretleri var.
Aslına bakılırsa Avrupa’nın birçok yerinde benzer bir yorum yapılıyor. Demek ki, bundan sonra Türkiye’nin “sert” politikasını Avrupa’ya doğru yapmaması gerekir. İç politika malzemesi olacak sert söylemlerin adresi Avrupa olmamalı. İhracatımızın yarısı Avrupa’ya yapılırken daha akılcı davranmak gerekiyor.
Türkiye’nin Avrupa’ya daha fazla ihracat yapma imkanı varken, bu imkanın suni gerginliklerle kaçırılması yazık olur. Güney Kore gibi ülkeler Avrupa’ya Türkiye kadar ihracat yapmıyor ama, artış oranı Türkiye’nin üzerinde seyrediyor. Bildiğim kadarıyla Güney Kore’nin Avrupayla arasında bir gerginlik yok.
Özetle, fonlanmanın zorlaşacağı zamanlarda küresel büyümeye ayak uydurmak için diplomasiyi doğru kullanmak gerekiyor. İnşaat ile büyüyen Türkiye’den ihracatla büyüyen Türkiye’ye geçmek belki de diplomasideki uslubun kabul edilebilir bir tona dönüşmesini sağlayabilir.
Prof. Dr. Emre Alkin