Karar Anı Geldi Geçiyor…

Fed’in son toplantı tutanakları Aralık’ta bir faiz artırımı yapılabileceği konusunda kanaatleri kuvvetlendirirken, paritenin yükseldiğini gördük. Bu durum Türkiye’de Dolar/TL’nin gerilemesine sebep oldu ancak 3.90 seviyesinin üzerindeki güçlü duruş devam ediyor.
Dün haber ajanslarına yaptığım yorumlarda, döviz kurlarındaki yükselişin sebebinin konjonktürel sebeplerden çok, yatırımcıya cazip olmayan büyüme modeli olduğunun altını çizdim. İstihdam ve katma değer üretemeyen bir büyümenin, enflasyon, faiz ve kur artışıyla pekiştiğinde can sıkıcı sonuçlar yaratacağını belirttim.
Dış mihrakların ülkenin ekonomik kırılganlıkları üzerinde oyunlar oynadığına dair söylemler ile ilgili yorumum da şu oldu: “Demek ki üzerinde oyunlar oynanacak kırılganlıklarımız var.” Bana göre bu kırılganlıkların temel sebebi özel sektör merkezli, yüksek teknoloji kullanarak veya üreterek yüksek katma değer yaratan bir ekonomiye sahip olmamamız. Kilogram değeri düşük sektörlere destek verip kaynaklar hoyratça harcanıyor ama, işsizlik yüksek seyretmeye devam ediyor. O zaman bu çabaların ne siyasi ne sosyal ne de ekonomik olarak arzu edilen sonuçları vermediğini kabul etmek gerekir.

Aslına bakılırsa aylar önce Kredi Garanti Fonu ile piyasaya verilen can suyu sayesinde, kırılganlıların ortaya çıkması ertelenmişti. Bundan sonra Bankaların ve Finansal Kuruluşların kredi verirken giderek nazlanacağını ve Merkez Bankası TL’yi sıkıştırdıkça şu ana kadar sıkıntı yaşanmayan çekler ve ödemelerle alakalı sorunlar yaşanacağı düşünülebilir.

Küçük sermayelerle büyük cirolar yaratan firmaların yoğunlukta olduğu Türkiye’de, herşeyin pamuk ipliğine bağlı olduğunu unutulmamalı. “Alacağını tahsil edemeyen borcunu ödeyemez” prensibi de keza.

Benim tavsiyem şu ki, KGF gibi destek paketlerinin daha başarılı olması için öncesinde ve sonrasında ekonomik etki analizleri yapılması, beklentiler ve gerçekleşmeler doğru analiz edilmelidir. Böyle bir yaklaşım bundan sonraki uygulamaların başarısını artıracaktır. Ancak şu an itibarıyla piyasaya ciddi hacimli bir kaynağın aktarılması mümkün gözükmemektedir.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara