Kredi Notu Yükselmez, Görünüm Yükselebilir..

Kredi Notu Yükselmez, Görünüm Yükselebilir..

Geçen haftaya bir göz atalım. Enflasyon açıklandı ve geçen yıldan da yüksek çıktı. Buna karşın Özel Bankalar ve Medyanın büyük kısmı ekonomi yönetimine desteğini vermeye başladı. Çünkü herkes bir önceki yönetimin geri gelmesinden çekiniyor.

Bankaların üzerine giden ve para piyasasını boğan uygulamalarıyla meşhur olan eski yönetimin gelmesini kimsenin istemediğini görmemek için kör olmak lazım. Dolayısıyla şu anki ekonomi kurmaylarını, “hiç değilse” bazı mantıklı adımları var diye topyekün bir “koruma ve kollama” faaliyeti başladı. Çünkü, hem enflasyon hem de faizler bir süre daha yüksek seyrederken, vatandaşın hayat pahalılığı ile ilgili şikayetleri devam ederse, Külliye’nin buna seyirci kalmayacağını herkes biliyor.

Şu anki ekonomi yönetiminin yaptıkları yurt dışından fonlanan kurumlara yarıyor ama, seçimlerde oy çokluğu elbette sade vatandaşta. Dolayısıyla kurumların veya müteahhitlerin değil vatandaşın reyini almak gerektiği biliniyor. Şu ana kadar ekonomi yönetiminin yükselen faizler, kısıtlanan kredi imkanları, sürekli artan vergiler ve kesintiler sebebiyle vatandaştan sempati toplamadığı da görülüyor. Dolayısıyla buraya bir neşter gelecek diye bekliyorum.

Belki de bu sebeple Maliye ve Hazine Bakanından sürekli piyasalara mesajlar veriliyor. “Enflasyon yüksek ama OVP hedeflerine uygun” diye meseleyi yumuşatmaya çalışan ardından da “kredi notumuzda artış bekliyoruz” diyerek beklenti çıtasını yükselten açıklamalar geliyor. Halbuki sokakta ya da etrafta kimse sorsak “bu yıl çok zor olacak, yeni gelenler de diğerlerinden farklı çıkmadı” şeklinde açıklamalar geliyor. Bu arada kredi notunda artış beklemek gerçekten hayalperestlik, not görünümünde pozitif bir yaklaşım olacak elbette.

Kredi notumuzda artış olması için kredi derecelendirme kuruluşlarının “döviz rezervlerine bakacağız” dediğini biliyoruz. Açıkçası geçen hafta düzelirken tekrar bozulan net rezervlerin durumu ortada. Ayrıca net varlıklar hala eksi 40 milyar dolar civarında. Uluslararası kurumların bu şartları “olumlu” şekilde değerlendirmeleri mümkün mü bilemiyorum. Sanıyorum kredi notunda artış gelmeyince “ne gerekiyorsa yaptık, yükseltmediler” denecek ve yerel seçim için sağlam bir propaganda malzemesi olacak.

Döviz kurlarında büyük yükseliş beklemediğini söyleyenlerin, bu söylemi dayandırdıkları argümanlar pek sağlam değil. Daha önce söylediğim gibi, İstanbul Depremi ve Ekonomi Yönetiminde değişiklik en önemli risklerimiz olarak ortada duruyor. Maalesef her ikisi ile ilgili daha önce yaşanmış tecrübeler var. Bunları görmezden gelerek yapılan hesapların tekrar ele alınması gerektiğini düşünüyorum. En azından bir “B” senaryosu hazırda tutulmalı.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara