Kurlardaki köpük alındı, devamı merak ediliyor…

Yapılan açıklamalar ve piyasaya yönelik müdahaleler kısmi de olsa sonuç verdi. Panik halinde döviz satanların yanında rezervlerden de ciddi satış yapıldığını tahmin ediyorum. Dün de yazımda belirttim.

Geldiğimiz noktada, hükümetimizin vatandaşın döviz karşısındaki mağduriyetini önlemek amacıyla hazineden ödeme yapılacağını anlıyorum. Belli vadelerde TL’de kalanlara yapılacak olan bu ödemeler aynı zamanda bankaların kaynak kompozisyonundaki vade sorununu da çözmek amacı güdüyor. Kredi Vadeleri ile Mevduat Vadeleri arasındaki uyumsuzluğun uzun zamandan beri sorun olduğu biliniyor.

Daha önceki müdahalelerde istenilen sonucun elde edilememesi oldukça radikal bir çözümün ortaya konmasına sebep oldu diyebilirim. Dün de yazdım: Bu çözüm 1994’teki çözüme benziyor diyebilirim. O zamanlarda vatandaşa tatminkâr faiz doğrudan doğruya verilmişti. Bugün ise kurlardaki seyre göre şartlı ve dolambaçlı bir yoldan veriliyor. Bir taraftan riskli, çünkü vatandaşın güvenmesi gerekiyor, diğer taraftan da haddinden fazla bir faiz yükü altında kalınmaması için şarta bağlanmış akıllıca bir çözüm olarak da seslendirilebilir.

İhracatçıya farklı bir kur önerisi sunulduğu da görülüyor. Bu da güven vermek açısından önemli. Hükümetimizin faiz ve kur ile alakalı kademeli öneriler getirdiğini, vatandaşa dolaylı yoldan yüksek faiz teklif edilirken, yatırımcılara da doğrudan düşük faizli kredi verileceği anlaşılıyor. Döviz kazancı elde edenlere farklı, diğer ekonomik unsurlara farklı kurlar da uygulanabilir. En azından böyle anlaşılıyor.

“Garanti değil şartla bağlı taahhüt…”

Bana kalırsa kimse tam olarak anlamadı açıklanan paketi. Detaylar geldikçe biraz daha vakıf olacağız diyebilirim. En azından piyasalardaki zararlı söylentilerin bitmesi açısından önemli bir adım atıldığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Ancak Hükümetin “örtülü faiz” değil “faiz taahhüdü” sunduğunu söylemem gerekiyor. Çünkü 2021 yılının kayıplarını kapsayıp kapsamadığını bilmediğimiz gibi, 2022 yılında kurların faizden yüksek seyredeceğine dair bir garanti de yok. Yüksek seyretmesin zaten.

Sonuç olarak, 1994’e göre daha düşük bir maliyetle daha büyük bir etki yaratıldı desem yanlış olmaz. Çünkü ortada kesin ya da garanti bir destek yok, sadece belli şartlara bağlanmış bir taahhüt var.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara