Maliyetler artarken rekabetçi nasıl olunacak?

Ekim ayındaki birçok yazımda ve enerji fiyatlarının giderek tolerans sınırlarını aştığına dair yorumlarda bulunmuştum. Özellikle doğalgaz fiyatlarındaki artış, söz konusu malı ihraç edenleri bile endişeye sevk edecek noktaya geldi. Geçen ay Putin’in AB ülkelerini kast ederek “yeteri kadar doğal gaz var merak etmesinler” diyerek rahatlattığını hatırlatalım. AB Ülkeleri ve İngiltere’de emtia piyasalarındaki doğal gaz fiyatı artışları, abonelere zam olarak yansımakta.

Bir zam haberi de Türkiye’den geldi. Sanayi abonelerine ve organize sanayi bölgelerine zam yapıldı. Tam Organiza Sanayi Bölgeleri’nin potansiyeli üzerine bir yazı kaleme alırken, böyle bir zammın gerçekleşmesi ilginç oldu. Haber ajanslarına konuşan Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu yani OSBÜK Başkanı Memiş Kütükçü, enerji maliyetlerindeki artışın firmaların rekabet şansını zora soktuğunu ifade etti.

Daha önce birçok çalışmayı beraber gerçekleştirdiğimiz, son olarak da OSB’lerdeki bilişim altyapısı ile ilgili çalıştayda bir araya geldiğimiz Başkan Sn. Kütükçü yılbaşından bu yana doğalgazda sanayi tarifesinin yüzde 147,5 zamlandığını bu durumun elektrik kullanan organize sanayi bölgelerimizin ve serbest tüketicilerin maliyetlerini yukarı çektiğini ifade etmiş.

“İhracatçı hedef gösterilmekten rahatsız…”

Bir başka ayrıntıyı anlatayım: Konut abonelerine zam yapılmamış ama sanayi ve elektrik üretim santralleri için yüzde 40’ın üzerinde zam gerçekleşmiş gözüküyor. Bunu BOTAŞ’ın internet sitesinden takip etmek mümkün. Konut tüketicileri için gaz dağıtım şirketlerine uygulanan satış fiyatı bir önceki ayın tarifesiyle aynı kalmış ve bin metreküp doğalgaz için 1.488 lira olarak sabitlenmiş. Sanayi aboneleri için ise bin metreküp doğalgaz için yüzde 48,4 artışla 3.500 lira, elektrik üretim santrallerinin kullandığı bin metreküp doğalgaz için ise yüzde 46,8 artışla 4.000 lira şeklinde açıklanmış. OSB veya kullanıcı birliği abonelerinin tükettiği 1000 metreküp doğalgazın fiyatı ise yüzde 48 artarak 3 bin 483 liraya yükselmiş durumda. Ancak bazı hesaplamalar zammın bundan da fazla olduğunu gösteriyor bizlere.

Böyle bakıldığında yurt dışı piyasalardaki artışın sanayiye yansıtıldığını ancak konutlara yansıtılmadığını söyleyebiliriz. Ancak, Türkiye’de konutlardaki enerji tüketiminin sanayiyi geçmiş olduğunu da biliyoruz. Bu durumda hane halkının üzerindeki yükü hafifletirken, sanayiye bu yaklaşımın gösterilmediği anlaşılıyor. Belki de tek hafifletici sebep, yurt dışında dolar cinsinden artışın tam olarak yansıtılmaması. Dolar cinsinden artışı bir de TL’ye çevirmiş olsaydık belki de daha yüksek bir artışla karşılaşabilirdik.

Ancak, bu haliyle bile sanayici ve ihracatçının rekabetçiliği üzerinde olumsuz tesirler yarattığı gözüküyor. Bu arada ihracatçının “sürekli yükselen kur bizim lehimize bir gelişme değil” şeklinde açıklama yaptığını söyleyelim. Kur ne olursa olsun dış talepte bir değişiklik olmuyor ancak kur düşüşlerinde ihracatçının zarar ettiğini gayet iyi biliyoruz.

 

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara