Önce Büyüme Sonra Enflasyon…

Bu sabah enflasyon açıklanacak. Yarın detaylı şekilde tartışacağız. Öncesinde büyümeye bir göz atalım.

Büyüme beklentilerimizi geçen hafta başında aktarmıştık. İkinci çeyrek büyüme rakamları beklentilerimiz doğrultusunda açıklandı. Zaten Nisan-Mayıs-Haziran aylarındaki kapasite kullanım oranları, sanayi üretim rakamları, ciro endeksleri birinci çeyrekte olduğu gibi % 7’nin üzerinde bir büyüme olacağını bize gösteriyordu.

Nihayetinde birinci çeyrekten daha yüksek bir büyüme açıklandı. Buna göre % 7,6 ‘lık büyümenin üretim cephesinden destekçileri şöyle sıralandı:

– Sanayi (%7,8)
– Hizmetler (%18,1)
– Finans (% 26,6)

İkinci çeyrekte % 2,9 gerileyen Tarım ve % 10,9 daralan İnşaat bize gösterdi ki, bu kalemlerdeki fiyat artışları önümüzdeki dönemde devam edecek. Talep değişmezken arzın daralması doğal olarak fiyatlarda yükselişleri getiriyor. Bu arada ülkemizin çok ciddi bir göçe maruz kaldığını da söylememiz lazım. Aynı durum Hitler Almanya’sından kaçanlar sebebiyle İstanbul’da neredeyse 100 yıl önce yaşanmış. Emlak fiyatları ve kiralar astronomik bir hızla artmış. Bugün de bölgedeki kaostan ve yaptırımlardan kaçan Ukraynalı, Rus, Suriyeli, Afgan, İranlı ve diğer ülkelerden gelenlerin istilasına uğramış durumda. Sonuç aynı: Emlak fiyatları sürekli artıyor.

“Harcama Yönünden Milli Gelir…”

Denklemin diğer tarafına geçelim. Çünkü Milli Gelir bir tarafta üretim diğer tarafta tüketim ile denklemleşebiliyor. Tüketim tarafında Hane Halkı Harcamalarının % 22.5 ile oldukça yüksek bir seviyede gerçekleştiğini görüyoruz. Hemen arkasından ihracat % 16,4 ile geliyor. Bu yılın birinci çeyreğinde de hanehalkı tüketimi ve ihracat yine başı çekmişti. Onlardan sonra ithalat % 5,8 ile üçüncü sırayı alırken, sermaye oluşumu % 4,7 ve kamu harcamaları da % 2,3 ile büyüme katkıda bulunmuş gözüküyorlar. Esasında sermaye harcamalarında artışın devam etmesi önemli ancak ne kadarının yenileme ve kapasite artışı anlamına gelen makine-teçhizat alımlarına, ne kadarının binalara denk geldiğine bakmak gerekiyor.

Bundan sonraki çeyrek dönemlerin bu kadar neşeli geçmeyeceği açıklanan anketler ve endekslerden anlaşılıyor. Ancak 2022 yılını % 4’ün altında bir büyüme ile bitirmemiz için son iki çeyrekte ekonominin olduğu yerde sayması gerekiyor ki, bana pek mümkün gelmiyor. En kötü şartta % 4 ile 5 arasında bir büyümeyle yılı kapatacağımızı düşünüyorum. Geçen yılın son iki çeyreğindeki yüksek büyümelerin üzerine biraz daha mütevazı rakamların açıklanacağını düşünerek bu öngörüde bulunuyorum.

Yarın sabah TÜFE analizi ile burada olacağım.

 

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara