Dün piyasalarda yine bir fenomen yaşandı. Hem Borsa, hem döviz kurları hem de faizler yükseldi. Türkiye’de bu fenomen çok sıkça yaşanmaya başladı. Bunun sebebini birkaç yerde aramak lazım:
- Türkiye’nin kredi notu seviyesinin sadece sermaye piyasası yatırımlarına cevaz vermesi
- Günlük işlemlerin önemli bir kısmının fazla para bağlamadan yatırım yapan profil tarafından gerçekleştirilmesi
- Kamunun borçlanma iştahı
- ABD ve diğer ülkelerle yaşanan siyasi gerginlikler
Gördüğünüz gibi siyasi gerginlikleri en sona yazdım. Türkiye’de çözülmesi gereken bazı temel sorunlar var. Örneğin, yüksek büyüme hızı-yüksek enflasyon-yüksek işsizlik-yüksek faiz gibi bir fenomen yaşanıyor.
Bu durumu en son 1990’larda yaşadık. O yıllarda da kamunun ciddi borçlanma ihtiyacı vardı. Terörle mücadele o zaman da vardı. Sınır ötesi askeri operasyonlar yapılıyordu. ABD ile ilişkiler bir iyileşiyor bir bozuluyordu.
Benzemeyen tarafları sayalım: 1990’larda bankalar firmalara kredi vereceğine kamuya borç vermeyi daha karlı bir iş olarak görüyorlardı. Bugün bankacılık kesimi dersini almış gözüküyor. O zamanlarda koalisyon hükümetleriyle yönetiliyorduk, bugün tek parti hükümeti var. Sabit ya da süreklenen kur rejimi 1990’larda uygulanırken, bugün serbest dalgalanma ile piyasalara bırakmış durumdayız.
“Devlet ne yapmalı, vatandaş ne yapmalı ?…….”
Ancak şunu hatırlatmam gerekiyor: Türkiye’nin büyüme ve kalkınma konusunda en güçlü adımları attığı zamanlar her zaman AB ile ilişkileri sağlam tuttuğu ve ABD ile “ölçülü bir mesafede” kalıp, kamu harcamalarında disiplini sağladığı dönemlerde olmuş. Hatta devlet, mal ve hizmet üretenlerin yüzünü güldüren alt yapı yatırımlarını ortaya çıkardığı zamanlarda elle tutulur gözle görülür hale gelmiş. Eğitim ile ilgili seferberlikler ivmeyi artırmış.
Şu tavsiyeye kulak vermek gerekir “Devletin eğitim hayatı, sosyal hayat, iş hayatı ve bunun gibi ayrıntıları kurcalamadan, fertlerin yerine geçmeden asli görevlerini yapması gerekir. Bunları yapmayıp vazifesi olmayan yerlerde boy göstermeye başlarsa o zaman asli görevlerinde boşluk oluşur. Bu boşluğu fertler doldurmaya kalkarsa kaos çıkar. Dirlik düzen bozulur.”
Bunu ben demiyorum. Mustafa Kemal Atatürk diyor. Demek ki 1923 yılında Cumhuriyetin esasları bu şekilde belirlenmiş. O zaman bu duruşa devam ederek gelecek yürümek en doğrusu olacak. Böylece piyasa dalgalanmaları ve diğer sıkıntılı ayrıntıların seviyesi giderek düşecek, daha fazla bilim ve sanat konuşuyor olacağız. Ekonomik konuları da kısıtlı bir yerden değil, daha geniş bir açıdan analiz etme imkanı bulacağız.
Prof. Dr. Emre Alkin