Son yıllarda tecrübe ettiğimiz en tatsız haftalardan birini geride bırakıyoruz diyebilirim. Döviz kurları haftaya düşerek başladı Sonra yükseldi sonra tekrar düştü. Yine de Dolar/TL 3.90 seviyesinden aşağıya inmeye niyeti olmadığını gösterdi.
Akşam televizyonları izlerlerken bir canlı yayında, emekli bir büyükelçinin “geride bıraktığım 40-50 yılda hem ABD hem de Avrupa’nın bir Türk Lidere karşı böylesine topluca hareket ettiğini görmemiştim” dedi. Bunu bir tespit olarak mı, bir eleştiri olarak mı söylediğini anlamak pek mümkün olmadı. Ancak eğer bu bir tespitse, doğruluk payı olduğu net şekilde görülüyor.
İlginçtir, bir tarafta ABD ve AB Medyası Türkiye’deki İktidar Partisi ile ilgili haberlere ön sıralarda yer verirken, diğer taraftan Amerikan ve Avrupa Liderleri Cumhurbaşkanı Erdoğan ile temasa devam ediyor. Sürekli olarak liderler arasında telefon görüşmeleri yapılıyor. Söz konusu telefon konuşmalarından sonra yapılan açıklamalar bazen birbirini tutmuyor.
Son olarak, Türkiye tarafı Trump’ın telefonda “bundan sonra PYD’ye silah vermeyeceğiz” dediğini açıkladı. Ancak Beyaz Saray “desteğimiz PYD’ye farkı şekillerde devam edecek” diye açıklama getirdi. Siyasi analiz yapanların zorlandığı durumlar bunlar.
Açıkçası, ABD’de devam eden davanın iki ülke arasındaki ilişkileri sağlıklı bir yere götürmeyeceği açık. Türkiye’nin satın aldığı S-400 füzelerinin de NATO ile ilişkileri iyice gereceği net. Türkiye’nin attığı adımların ABD ve AB’nin “yalnızlaştırma politikasına” karşı bir tavır olarak nitelendirmek de mümkün. Ancak gelinen noktada Türkiye’nin en çok ticari ilişkisinin bulunduğu ve birçok konuda ortak hareket ettiği taraflarla arasının bozulması orta vadede sıkıntı şartları beraberinde getirebilir.
Buraya kadar oldukça diplomatik bir nezaketle kaleme aldığım bu raporun son bölümünde daha net bir yorum yazacağım. Belki 2018 dünyanın önemli bir kısmı için zor geçecek ama Türkiye için “çok zor” geçecek diyebilirim.
Prof. Dr. Emre Alkin