Seçimden sonra ekonomi…

Herşeyden önce bilinmesi gereken bir gerçek var: Ekonomik parametrelerin bozulması her ne kadar ekonomi yönetiminin zamanlaması doğru olmayan kararlarından kaynaklanıyorsa da, düzelmesi ekonomik adımlarla olmayacak.

Buradan hareketle birçok kişinin telaffuz ettiği cümleyi de hatırlatayım: “Seçimlerden sonra kurlar ve faizler düşecek.”

Cevabım şu: “Hayır düşmeyecek”.

Döviz belki biraz gevşeyecek ama önümüzde yerel seçimler var. Hatta parlamentoda çoğunluk sağlanamazsa belki bir seçim daha var. Meydanlardaki sert söylemlerin devam edeceği ortada. Bu şartlar altında TL’nin istikrara girmesi imkan dahilinde gözükmüyor.

Faizin düşmesi ise döviz kuruna göre daha imkansız gözüküyor. Bütün dünyada faizler yükselirken, Türkiye’nin de diplomatik zorlukları ortadayken, dış kaynak zorlukları çekilirken faizlerin düşmesini beklemek mantıklı olmaz. Tasarruf sahiplerinin 3 aylık mevduata paralarını bağlayıp, istikrarlı olarak yükselecek faizlerden yararlanabileceğini görebiliyorum.

Enflasyonun bu şartlar altında Ağustos ayında % 14’leri bulacağını görebiliyorum. Buradaki en büyük tehlike şu: “Alışmak”

İnsan oğlunun en önemli özelliği iyiye de kötüye de alışması. Eğer yükselen faiz veya enflasyon seviyesine alışırsak, her ikisi için de bir anda kendimizi Arjantin gibi % 30’larda bulabiliriz. Bu bir felaket senaryosu değil. Oldukça ihtimal dahilinde bir öngörü.

“Düşmanlar Dost olmaz, aman dostu düşman etmeyelim…”

Seçimden hangi sonuç çıkarsa çıksın, ABD ve AB ile ilgili ilişkilerin düzeltilmesi, Rusya ve Çin ile son zamanlarda geliştirilen münasebetlerin kabul edilebilir standartlara çekilmesi gerekiyor. En başından beri söylüyorum, Türkiye’nin Doğuya bakıp elde edebileceği bir fayda yok. En büyük pazarı AB. Çin’e karşı mal satmakta başarılı değiliz. Rüya görmeyelim. Bu sebeple bu satırları okuyan bazı bürokrat ve siyasiler varsa, onlara ciddi bir tavsiyem var. Eğlenceli bir hikaye ile anlatayım.

Seneler önce, sürekli gittiğim bir restorana belalı bir müşteri geldi. Ortalığı birbirine kattı. Garsonlar adamın etrafında pervane olmaya başladılar. Ben de müdürü çağırıp şunu dedim: “Bu restoranın masalarını % 80-90 nispetinde eski müşteriler dolduruyor ve sizin hatalarınızı hep idare ediyorlar. Çünkü mutlular. Eşit muamele görüyorlar. Ancak siz bu yeni belalı müşteriye bu kadar ilgi gösterirseniz, bundan sonra herkes bu şekilde davranmaya başlar ve nihayetinde düzen bozulur. Müşterilerinizi kaybedersiniz”.

İşte bu kadar. Ben söz konusu müşterinin hesabını ödedim ve geriye getirilen huzurun faturasını sahiplendim.

Bin yıl önce yazılmış bir şiiri paylaşarak bitireyim:

“Öyle insanlar gördüm ki
Dostları cepte gördüler uzak tuttular
Düşmanlar Dost olsun diye didindiler durdular
Düşmanlar Dost olmadı amma
Dostlar Düşman oldu
Her ikisi birleşince yenilmek mukadder oldu…”

Seçimden sonra ekonomin nasıl olacağını belirleyecek tek gerçek, bin yıl önce yazılmış bu şiirde gizli. Ders almak bize kalmış.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara