Serbest Piyasa Kuralları..

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi içinde serbest piyasa koşullarını gözetmek vardır. Ancak rekabet ortamı yapıcı değil yıkıcı hale gelirse devlet müdahale eder. Yine de bu müdahale piyasanın doğasını bozmadan yapılır. Türkiye’yi diğer gelişen ülkelerden ayıran özelliği budur.

Ancak, bir süredir para otoritesi ve düzenleyici kuruluşların bir başka tasarımı uygulamaya koymuş olduklarını görüyorum. Sanıyorum söz konusu tasarım kamu harcamalarını finans kurumlarının kaynaklarıyla finanse etmek için yapılmış. Tasarımın ikinci bacağı da finans kurumlarının belli bir faiz seviyesinden daha yukarı kredi vermemelerini sağlamak. Bir de bunun üzerine temerrüde düşen borçlularla ilgili “gidin anlaşın yoksa düşük bir faiz uygulamak zorunda kalırsınız” gibi bir mesaj veriliyor. Fakat bazen idare kendi talimatını detaylandırmakta zorluk çekiyor.

Mesela, faktoring firmaları uygulama esasları henüz çıkmadan verilen talimat sebebiyle kredi vermekte büyük zorluk çekiyor. Anladığım kadarıyla idare şöyle bir hareket planı belirlemiş:

Yakında başlayacak olan kredi kampanyaları kamu bankalarından start alacak. Ancak özel bankacılığın düşük faizli kredi kampanyalarına ayak uydurması gerekiyor. Politika faizi ile piyasa faizi arasındaki makasın oldukça fazla açık olması sebebiyle, hem kredinin hacmini hem de faiz seviyesini frenlemek için bir taraftan kamu kağıdı satın alınması diğer taraftan döviz varlıklarının azaltılması şartı getiriliyor. Böylece finans kuruluşlarının kaynaklarıyla kamu borcunun TL maliyeti hızla düşüyor, diğer taraftan dolarizasyona fren atılıyor.

“Böylesini Daha Önce Tecrübe Etmemiştik..”

Özetle, piyasa koşullarının normalleşmesi ile varılacak noktaya, talimatlar dizisiyle varılmaya çalışılıyor. Bundan başka banka-müşteri ilişkisinde müşteri lehine gelişmeler tasarlanmış. Borçlar zamanında ödenmemesi durumunda ödenecek temerrüt faizleri oldukça düşük bir seviyeye indirilerek, müşteriye geniş bir hareket sahası bırakılırken, finans kuruluşlarına “geçen yıl çok kazandınız şimdi geri verme zamanı” deniyor. Mecburen bankalar düşük faizli temerrüt yerine daha yüksek faizden kredileri yapılandırmak zorunda kalacaklar.

Uyarmakta fayda var: Faktoringdeki düzenlemelerin finans faaliyetlerini merdiven altına yönlendirme ihtimali var. Ayrıca temerrüt faizi kararının düşürülmesi sebebiyle müşterilerin borçlarını ödememeye teşvik eden bir atmosfer de oluşabilir. Tüm bunların sonucunda, düşük faizli kredi kampanyalarının ihtiyaçlar için değil ihtiraslar için kullanılması kaçınılmaz gibi gözüküyor.

Bugüne kadar piyasalara bu seviyede ve her yönden müdahaleyi tecrübe etmediğimiz için başarılı olup olmayacağı ya da hangi yan etkileri yaratacağı konusunda herhangi bir fikrimiz yok. Serbest Piyasa koşullarıyla alakası olup olmadığını yorumlarınıza bırakıyorum. “Hayırlısı” demek en doğrusu belki de.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara