TCMB faiz kararına doğru… Revisited

Hafta sonu hayırlı bir iş için şehir dışına çıktım. Ancak ekonomiden kopmak mümkün olmadı elbette. Soru soranlar Merkez Bankası’nın faizleri bu şekilde tutup tutmayacağını merak ediyordu. “Herkes faiz yükseltiyor biz neden düşürmeyi konuşuyoruz?” diye isyan edenlere tane tane şunları anlattım:

Merkez bankalarının neredeyse tamamına yakınının son 40 yılın en ciddi parasal sıkılaşmasına doğru gittiğini görüyoruz. Bunun sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:

– Pandemide büyüyen parasal genişleme,

– Tedarik zincirinde devam eden bozulma

– Rusya-Ukrayna savaşı ile iyice hızlanan enflasyon

Analistler özellikle enflasyona karşı atılan adımları modern zamanların “en şahin” yaklaşımı olarak nitelendiriliyor. Doğal olarak resesyon endişeleri de artmaya başladı. Yani enflasyonla mücadele için resesyonu göze alıyorlar diyebilirim. Bizde böyle bir şey, hele ki seçim yaklaşırken, mümkün değil.

Dün de anlattım: Geçen hafta Fed’in 28 yılın en sert faiz artışını yapmasının ardından resesyon ihtimali daha fazla gündemimize girdi. Elbette ekonomide atılan adımların bir zaman faktörü var. Yani etkiler ve yan etkiler zamanla ortaya çıkıyor. Resesyon başlayacaksa bu yılın içinde gerçekleşmeyebilir. Bir çok finans kuruluşu 2023 ortalarında ılımlı bir resesyon yaşanacağını öngörmekte.

“TCMB faiz kararına doğru… Revisited”

Çok iyi hatırlıyorum 1990’larda bir Merkez Bankası Başkanı “yumuşak iniş için garantili bir reçeteyi kimse yazamaz” demişti. Birçok kurumdan gelen yorumlar yumuşak iniş olasılığının daha düşük olduğuna işaret ediyor. Tecrübeli uzmanlar “eğer arz yönlü enflasyon baskısı azalırsa yumuşak iniş gerçekleşir” diyorlar ama ben tam bu kanaatte değilim.

Şu an arz yönlü bir enflasyonun etkisindeyiz ve burada bir iyileşme olursa yumuşak inişe gerek kalmadan son revize edilmiş mütevazı büyüme oranlarıyla pekala yola devam edilebilir. Herhalde kast edilen şu: “işler yolunda giderse resesyon yaşamadan ve sadece büyümeden azıcık feragat ederek bu darboğazı atlatabiliriz”. Peki, böyle bir ihtimal var mı?

Kripto paralarla başlayan sert düşüşlerin emtia piyasalarında yansıması durumunda elbette yaşanabilir. Ancak Rusya-Ukrayna çatışmalarından ikinci bir soğuk savaş dönemine doğru gidilirse ki ihtimal az değil, o zaman faiz artışları ne kadar hızlı olursa olsun arz yönlü enflasyonu durdurmak mümkün olmayabilir. Bu durumda hem yüksek enflasyon hem de resesyon aynı anda yaşanır ki, herkes için felaket senaryosu olur bu durum.

Enerji ve gıda fiyatlarındaki hızlı yükselişi durdurmak için öncelikle Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmaların durması ve Putin’in makul yaklaşımlar için ikna edilmesi gerekir. Ancak, bu aralar Akdeniz’de tansiyon yükselmiş ve sınır ötesi operasyonlar başlamış olduğu için bu bölgede tansiyonun kolay kolay düşmeyeceği görülüyor.

Zor bir süreç bizi bekliyor gibi. Çünkü ekonomi yaklaşımı şu anki faizi piyasa gerçeği haline getirmeye çalışırken, piyasalarda faizler almış başını gidiyor. Bakalım arz-talep dengesini tam olarak nerede yakalayacağız?

 

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara