"Fark yaratmak, olağanüstü yeteneklerle beklenen işleri yapmak değil.
Olağan yeteneklerle beklenmeyen işleri yapmaktır."
Prof. Dr. Emre Alkin

Artık kritik eşikteyiz..

 

Dün Şubat Ayının ekonomi açısından belki de en heyecanlı günüydü diyebilirim. Merkez bankası faiz kararını açıkladı. 16 Ocak'ta 75 baz puan indirim yapılarak % 11.25'e çekilen faizleri, dün de 50 baz puan indirimle % 10.75'e indi. 

Bir ayrıntı dikkatimi çekti: Geçen ayki toplantıda sarf edilen bir cümle tekrar bu ayki açıklama metnine girmiş gözüküyor. 

"Mevcut para politikası duruşunun hedeflenen dezenflasyon patikasıyla uyumunu koruduğu değerlendirilmektedir."

Yani Merkez Bankası Yönetimi bugüne kadarki kararlarını Türkiyeyi enflasyondan arındırma hedefine uyumlu şekilde aldığının altını çiziyor. Bunu her iki şekilde yorumlamak mümkün: 

- Merkez Bankası faizi düşürdükçe enflasyonu da düşürdü
- Merkez Bankası enflasyonun baz etkisiyle düşeceğini bilerek elini rahat tuttu, bundan sonra da enflasyondaki gelişmelere bakarak karar verecek

Elbette birinci şık çok inandırıcı gelmiyor kimseye. Gelmemeli de. Çünkü enflasyonu ortaya çıkaran etkenlerin ne olduğunu biliyoruz. Ancak faizin sebebinin önemli bir kısmının enflasyon olduğundan da haberdarız. Bu sebeple, Merkez Bankası'nın ikinci şıkta olduğu gibi önce enflasyondaki gelişmelere bakarak faiz kararını vereceğini anlayabiliriz. Peki böyle mi yapıyor ?

Bence şu ana kadar ki akılcı duruşunu terkedip terketmeme arasındaki ince çizgide duruyor. Dün TV100 'de  Ahu Özyurt'un programına beraber katıldığımız Murat Sağman, son çıkan kitabımı referans göstererek "İktisattan Çıkış yapmak üzereyiz"  şeklinde bir yorumda bulundu. Yani rasyonelliğin üzerinden atlayıp diğer tarafa geçmek üzereyiz.

"Merkez Bankası bundan sonra finansal istikrarı hedeflemeli.."

Bana göre eldeki şartlarla faiz indirimlerinin sınırına gelmiştik. Ancak Merkez Bankası yıl sonunda enflasyonun % 8.2 olacağını düşünüyor. Buna göre bu sefer  en az 25, en fazla da 50 baz puan arasında bir indirim yapabileceğini tahmin etmiştim. 

Ancak, son karar mevduat faizlerini % 7.5-8.5 aralığına düşmesi sonucunu yaratabilir. Bunun sonucunda bir ay önce "gayri resmi olarak" yani beklentilere göre negatif reel faiz alanlar, bu sefer "resmi olarak" negatif reel faiz alacak hale gelebilirler. Yani devletin kurumlarının enflasyon beklentisine göre bile negatif reel faiz almayı kast ediyorum.

Bu şekilde devam edilirse, maliye politikaları yoluyla destek verilmeyen ekonomide istenmeyen yan etkiler yaratabilir. Çünkü faiz oranlarında 3 yıl önceye geri döndük. Eğer hatırlarsak o dönemlerde hiç ihtiyacı olmadığı halde kredi alıp, söz konusu krediyi mevduata yatıranlar vardı. Ondan sonra olanlar oldu. Kur yükselişi de arkasından geldi. 

Sonuç olaraki negatif reel faizin ekonomi için iyi bir reçete olmadığını tekrar ederek, Merkez Bankası'nın bundan sonraki aylarda "mümkün olabilecek" en rasyonel  davranışı göstermesini dileyerek makalemi tamamlıyorum.


Prof. Dr. Emre Alkin

 

Eklenme Tarihi : 20.2.2020 07:27:13

YORUMLAR

Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Eğer üye iseniz üyelik girişi yapmak için tıklayın.
Yeni üye olmak için lütfen tıklayın.

Henüz yorum yapılmamış.