"Fark yaratmak, olağanüstü yeteneklerle beklenen işleri yapmak değil.
Olağan yeteneklerle beklenmeyen işleri yapmaktır."
Prof. Dr. Emre Alkin
Not Artışı ve Ötesi…
Hatırlarsanız son not artırımlarında kredi derecelendirme kuruluşları tarafından birkaç uyarı yapılmıştı:
- Rezervleri Artırın
- Bütçe Disiplini Sağlayın
- Gerçekçi Para Politikası Uygulayın
- Enflasyonla Mücadeleye Devam Edin
Bu maddelerin bir kısmında gözle görülür düzelme bazılarında ise "iyi niyet" anlamına gelebilecek adımlar var. Dolayısıyla not artırımı konusunda kimsenin bir şüphesi yoktu. Piyasalar bunu çoktan satın almıştı. Ters bir durum gerçekleşse elbette küçük bir şok yaşanacaktı.
Üzerine basa basa söylediğim gibi uygulanan reçetenin hedefle uyumsuzluğu söz konusu. Ancak önceki ekonomi yönetimlerine göre daha ortodoks ve kabul edilebilir standartlarda olduğu için şu an için "uygun" bulunuyor. Ekonomi yönetiminin yumuşak karnı artık TÜİK ve TL'nin tam olarak serbest dalgalanmaya bırakılmamış olması. Enflasyon ve diğer makro ekonomik veriye güvenin giderek azaldığı, Dolar/TL'de stresin giderek arttığını net bir şekilde görüyoruz.
Her ne kadar faiz dışı açık geçen yıla göre daha düşük hızda seyrediyorsa da, kamu harcamalarındaki artışın enflasyonun üzerinde seyrettiği bir gerçek. Demek ki kamu gelirlerinde artış geçen yıla göre daha fazla. Yoksa faiz dışı açık azalmazdı. Halbuki bütçe disiplini kamu harcamalarını enflasyonun gerisinde tutmak olmalı. Meclisten geçen kamuda tasarruf paketi, beklentilere cevap verecek gibi gözükmüyor. Döviz kurlarına baskı yaparak yatırımcılara yüksek kazanç sağlayan reçetenin nasıl bir mucizeyle ülkeye kaynak girilşini kalıcı hale getireceğini bilemiyoruz.
Belki de "sonunda alışırlar" ya da "sonunda inanırlar" deniyor olabilir. Ancak ekonomideki yapısal sorunlar, adalet sistemi, yatırım ortamı, yerel ve küresel siyaset uygun hale gelmeden doğrudan yabancı yatırımlarının artması imkan dahilinde gözükmüyor.
Benim endişem şu: Bu reçetenin ülkeyi doğru istikamete götürmediği anlaşılınca herkesin alkışladığı ekonomi yönetimine revizyon gelebilir. Sonrasında anti-ortodoks söylemlere geri dönülebilir. Açıkçası mesele TFF seçimlerine benzeyebilir. Doğru olmayan bir yaklaşımdan kurtulmak için tartışmalı bir başka yaklaşıma maruz kalabiliriz.
Prof. Dr. Emre Alkin