Yapay zeka arz/talep fonksiyonunu belirleyebilir mi?

Benim için Mobil Teknolojiler Fuarının son gününde öğrendiklerimi sizinle paylaşacağım. Afrika, Avrupa, Asya, Kuzey ve Güney Amerika ve Avusturalya’dan katılan kıymetli kanaat liderleriyle beraber geçirdiğim vakit artık sona eriyor. Bu arada Fed Başkanı Powell’in Temsilciler Meclisindeki konuşmasını atlamadım. Merak etmeyin onunla ilgili de yorum yapacağım.

Herşeyden önce 5G, yani 5. jenerasyon GSM altyapısının sadece fiber optik kablolarla değil, mikro dalga ile de sahip olunacağına dair fikirlerim pekişmeye başladı diyebilirim. Zaten başka çare de yok. Zor coğrafyalarda hele ki bakır tellerin hala egemen olduğu iletişim altyapılarıyla kaliteli, kesintisiz ve en önemlisi hesaplı veri iletimi sağlamak gerekiyor. Bankacılık ve Finans Cephesi bu konuda yatırım yapan şirketlere odaklansa faydalı olur diye düşünüyorum.

ÇOKLU-BULUT SISTEMLERI VE BILGI GÜVENLIĞI…”

Diğer taraftan 2020 yılında dünyadaki kuruluşların % 80 çoklu-bulut sistemleri (multi-cloudarchitectures) kullanacak deniyor. Bu da hız, içerik ve kolaylık anlamında geliyor ama aklıma gelen soruyu sormadan edemedim: “Peki hassas verilerin korunması nasıl sağlanacak ?”. Bu soruma iki farklı cevap aldım. Bir tanesi “bir bulut sisteminden diğerine bir onay mekanizmasıyla yürüneceği için, kişisel ya da kurum bilgileri bazı protokollarla korunacak” şeklindeydi.

Başka bir konuşmacı da “kullandığımız uygulamalardaki protokoller daha en baştan hassas verilerin korunmasını sağlayacak” diye cevap verdi. Bana bu bilgiler hem doğru hem de yanlış geldi.

Mesela bir şehirde belediyelerin farklı hizmetlerini kullanan, devlet kurumlarıyla işini çözen, hastahanedecheck-up yaptıran ve araç kredisi alan bir kişinin hassas bilgileri bu çoklu-bulut sisteminde oradan oraya dolaşacak gibi geldi bana. Örneğin devlet mekanizması hep “bir de ben göreyim” dediği için, vatandaşların hassas bilgilerinin ne derecede korunacağını açıkçası kestiremedim.

Bazı protokoller veri güvenliği adına bilgileri engellediği zaman da, “bazı bilgilerin paylaşılması gerekiyor” diyen bir uygulama karşısında kullanıcı ne yapacak ? Burada tek tehlike kredi kartı bilgisi ya da aynaya bakıp çektiğiniz bir resim değil. Bunu da söylemeliyim.

BULUT SISTEMLERINE DOĞRU ILERLIYORUZ

Ancak kaçınılmaz gerçek şu ki, kendinden otomasyonlu çoklu-bulut sistemlerine doğru ilerliyoruz. Sistemin hızlı, etkin ve hesaplı olması adına bazı fedakarlıklar yapılacağı ortada. Sonuçta, yağmurlu bir günde açıkta duran aracınızın park ücretini ödeyip ıslanmadan binmek istiyorsanız, sistem hızlı çalışmalı. Eğitim ücretini seçtiği derslere göre okula gelmeden ödeyip uzaktan eğitimine hemen başlayacak bir öğrenci için de aynı şekilde hızlı, kesintisiz ve hesaplı iletişim şart. Eğer otobanda hızla kesintisiz ve hesaplı iletişim şart. Eğer otobanda hızla giderken, limanda bineceğiniz feribot için bilet alacaksanız, size ait olan bilgilerin bir buluttan diğerine neredeyse ışık hızında ulaşması gerekiyor.

BARCELONA’YA KAR YAĞMAYA BAŞLADI

Tam bunları düşünürken Barcelona’ya kar yağmaya başladı. Şaka değil. Barselona Kongre ve Fuar Merkezi yüzbinlerce kişiyi ağırlarken bir de karla karışık yağmur yağması ilginç bir detay oldu. Ama hızımız kesilmedi. Nihayetinde Hauwei’nin 4. Salondaki standına geçtik. Orada dört önemli çalışmayla karşılaştık. Birincisi en havalı olan Dijital Hava İnisiyatifi (digitalskyinitiative) idi. Sadece omuz ve bel bölgesi arasında kullanılan cep telefonu sinyallerinin pek ala göklerde de işe yarayacağı üzerine yapılan çalışmalar, pilotsuz bir hava taksisini ortaya çıkarmış. Sadece insanları taşımıyor, hayat da kurtarıyor. Saymakla bitmiyor marifetleri. İkinci çalışma kablosuz teknolojilerin sağlık alanındaki katkıları, üçüncüsü sanal gerçeklilik ve artırılmış gerçeklik üzerineydi. Bana kapalı bir alanda giydirdikleri elbise sayesinde Ay’da yürüdüm,
ekip arkadaşlarımla yardımlaştım, ayrıca projenin diğer tarafı olan NASA’nın astronot kıyafetleri konusunda daha fazla çalışması gerektiğini de anladım. “Yaşadığım herşey gerçek gibiydi” dersem ayıp olur. Adeta gerçekti.

SON ÇALIŞMA ISE, KABLOSUZ AĞLA BIRBIRINE BAĞLANMIŞ BANTLAR VE MAKINALARLA OLUŞAN FABRIKAYDI.

Fabrikayı tek bir bulut ağı yönetiyor ve Endüstri 4.0 bu şekilde daha etkin hale geliyor. Fabrikada çalışan insanların her biri ayrı bir bilinç ve düşünme seviyesinde olduğu için, bu sistem “tek bilinç ve tek zeka” öneriyor. Müşterilerin tepkileri yine yapay zeka yani aynı zeka tarafından toplandığı için, sürekli olarak piyasanın talep ettiği gibi üretim yapmak mümkün olabiliyor. Bunun “yaratıcılık” tarafı eksik gibi geldi bana ama mutlaka orası da düşünülmüştür. Çünkü fabrikalar sadece bugünün değil yarının da mal ve hizmetlerini üretiyorlar. Gelecekte insanların ne isteyeceğini yapay zekanın tam olarak tespit etmesi mümkün mü bilemiyorum ? Eğer yapay zekanın hesaplarına göre üretilenleri kullanacaksak, bana pek doğru gelmedi çünkü. Talep Fonksiyonunun Yapay Zeka olması hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum. Özetle, insan zekasıyla dijital dokunuşun hangi yüzdelerle hangi işlerde kullanılacağı konusunda elle tutulur bir yaklaşım bulamasam da, Barselona’daki etkinliğin bana verdiği mesaj şu: Hız kesmeden yapay zeka, Big Data ve Cloud üçlüsüne doğru koşuyoruz. Buna göre hesap yapmak lazım. Piyasalara dönersek: Yukarıda bahsettiklerim kadar ilgi çekici olmasa da, Fed Başkanı Powell’in faiz artışlarına devam edeceğini söylemesi Euro/Dolar paritesinde sert olmasa da ciddi bir gerileme yaşattı diyebilirim. Türkiye dahil birçok ülkenin hisse senedi piyasaları yükselişlerine ara verdi. Avrupa’da ise İtalya hariç bir çok Borsada düşüş yaşandı. Herhalde Powell’ın göreve gelmesiyle Trump’ın söylemlerini izleyeceği düşünülmüştü. Ancak Fed daha önce belirlediği patikadan yola devam edeceğini göstermiş oldu. Bu da Fed’in ve nihayetinde ECB’nin bilanço daraltamaya doğru emin adımlarla gideceklerini gösteriyor. Yine de bu hamlelerin piyasa şartlarının dışında bağımsız şekilde yapılacağını düşünmüyorum. Panik havasını da doğru bulmuyorum.

Ara