Yatırım motivasyonu her zaman yüksek ülke Türkiye…

Geçenlerde çok sevdiğim bir gazeteci, BIST’in yükselişine “inmekte olan yürüyen merdivenden çıkmaya çalışmak” şeklinde yorum yaptı. Pek de haksız değildi. BİST rekor kırmasına rekor kırıyor ancak, endeksin dolar bazında gerilediği de bir gerçek.

2016 yılında endeks 221 dolar civarındaydı. Yani dolarını bozup hisse almış olanlar için, endeks 221 dolar seviyesindeyken bugün 143 dolar seviyesine inmiş. Türk Lirası bazında yükseliş %161 ancak dolar bazında %40’dan fazla gerileme olmuş. Menkul kıymetler için durum böyleyken, gayrimenkuller için durum daha farklı.

Dolar bazında belirlenen değerleri sebebiyle TL bazında sürekli yükselen konut fiyatlarının, inşaat maliyetinin yanında uzun süre beklemesinden kaynaklanan stok maliyeti de eklenerek “dokunulamaz” hale geldiğini görüyoruz. Geçenlerde beyaz yakalı bir tanıdıkla sohbet ederken “normal değerinin %30 altına bir daire buldum, alayım mı ?” diye sordu. Ben de “peşin mi yoksa krediyle mi ?” diye soruyla cevap verdim. Krediyle alacakmış.

Kredinin taksitleri maaşının çok üzerinde ama iki kişi beraber girip, konut tan gelecek kirayı da üzerine ekleyerek 120 ayda ödeyeceklermiş. Bu kıymetli dost ile sohbet koyulaşınca, bir başka gayrimenkulün taksitini daha yeni bitirdiğini ve bir mülk sahibi olduğunu öğrendim. Onu da kiraya vermiş. Ancak kira miktarı “nimet-külfet” hesabına pek uymuyormuş.

“Mantık, cesaret ve para yan yana gelmeli…”

Ben kendisine şakayla karışık “konut stoğu mu yapıyorsunuz ?” diye sordum. “Hayır, ama çocuğun geleceği için” vs. gibi bir cevap aldım. Çocukların geleceği için büyük riskler altına girip, evin içine stresi ve üzüntüyü sokmak yerine, önce elimizdekini doğru değerlendirmenin önemini kendisine anlattım. Serveti ya da malı keyfe dönüştürmedikçe üzüntü kaçınılmazdır. İçinde oturduğu evi meselenin dışında tutarak, mevcut gayrimenkulü doğru fiyata satıp, iskontolu olarak düşündüğü yeni yatırıma girmesinin en doğru karar olacağını söyledim. “Gerçek bilgelik insanın kendi kendisine yetmesidir” diyerek Aristo’nun sözünü hatırlattım.

Her halinden temiz kalpli çalışkan ve sevgi dolu bir insan olduğunu anladığım bu kişinin, ağır şartlarda bir yatırımı 10 yıl boyunca taşıyarak evine üzüntü ve sıkıntı getirmesine ne gönlüm ne de aklım razı gelmedi. Bilmiyorum söylediklerim aklına yattı mı ancak, çocuklarına çok fazla çalıştığı için zaman ayıramayanların, onlara para ayırarak geçen zamanı geri getiremeyeceklerini farklı bir yoldan anlattım.

Bu yazıyı, toplumun içinde bulunduğu servet edinme hevesi ve okumuş ya da okumamış herkesin şartlar ne olursa olsun fırsatı değerlendirmek adına neler yapabileceklerini anlatmaya ayırdım. Haksızlar mı? Kesinlikle değiller. Bu sebeple, alın terini yatırıma dönüştürecek olanlar bana soru sorduğunda elimde ne varsa bir kenara bırakıp dikkatle onları dinliyorum.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara