Yeşil Kalkınma raporu 2030: Özet…

Geçenlerde dijital dünyanın dev şirketlerinden biri olan Huawei’nin “Yeşil kalkınma 2030” raporunu yazdım. “Hocam eline sağlık ama çok uzun olmuş” diyenler oldu. Dostlar için bir özet çıkardım tekrar paylaşıyorum.

Öncelikle raporda hangi anahtar endüstrilerin yeşil dönüşüm süreçlerini hangi şekillerde tamamlayacakları anlatılmış. Özellikle dijital altyapının enerji verimliliği üzerinde durulurken, yeşil endüstrilerin rolünün artması ile yenilenen enerjinin payının büyümesi konusuna detaylı şekilde girilmiş. Hatta bir model önerisi de yapılmış. “Yeşil Kalkınma 2030” raporunun sayfalarını çevirirken karşımıza şu küresel öngörüler çıkmakta.

– 2030 yılında elektrik enerjisinin yüzde 50’si yenilenebilir enerjiden üretilecek

– Elektrik kullanımı toplam nihai enerji tüketiminde yüzde 30’a yükselecek ve enerji depolama kapasitesi bugünden 20 kat fazla olacak

– Sanayi “yeşil” olacak ve her 10 bin işçiye 390 robot düşecek.

– Yeni binaların tamamı 2030’da sıfır karbon üretirken, 2050’de tüm binalar bu hale gelecek

– Dijital altyapı 2030 ‘da bugünden 100 kat daha enerji verimli hale gelecek

– Uzaktan tıp ve sağlık faaliyeti 10 kat artacak, elbette uzaktan eğitim 20 kattan fazla artarken, sanal turlara katılanlar milyarları bulacak.

Peki bunlar nasıl olacak? Bir kısmı imzalanan uluslararası anlaşmalar ve getirilen yeni “yeşil” şartlar sebebiyle firmaların kendilerini “karbonsuzlaşma” yani decarbonisation sürecine hızla hazırlamalarıyla gerçekleşecek. Diğer taraftan rekabette geri kalmamak için dijitalleşmeye ağırlık verecekler. Bu süreçte fabrikalar, binalar, konutlar ve bugün itibariyle tüm karbon salınımı yapan unsurlar sıfır karbon salacak bir sürece girecek. Açıkçası hem dünyayı kurtaracak hem de rekabette geri kalmamak için yapılacak bu atılımlar için rapor bir yol haritası ve felsefe sunarken farklı konulara da değinmiş.

Özellikle raporda “5G’den 5.5 G’ye geçişe hazırlanın” denmesi beni heyecanlandırdı. Açıkçası 5 G ile neler kazanabileceğimizi düşünürken, bir adım daha ileri gitmek acaba bize neler getirecek diye düşünmeye başladım. Tabii tüm bunlar bilgisayar, yazılım, donanım, altyapı ve iletişim mimarisinde yeni tasarımlar gerektirecek. Özellikle şu anki dijital mimarinin işlemcileri ve işlemleri zorladığını söyleyen rapor, “uçtan uca yepyeni bir model” ile performansın iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizmiş. Mesela bu yeni modelle bugün 6 ayda tamamlanan 90 dakikalık bir 3D filmin, artık 2 haftada tamamlanabileceğini söylüyor. Muazzam bir gelişme, meraklısına duyurulur.

“Yeni bir ekosistem gerekiyor”

Yaşanan çip krizi sebebiyle hem firmaların hem de müşterilerin mağdur olduğu ortada. Aslında çipsiz çalışmayan cihaz enflasyonu istemiyor kimse, herkes daha akıllı tecrübeler istiyor. Evde ya da işyerinde birbirine bağlanan bazen de bağlanamayan çok sayıda cihazdan ben de sıkıldım. İşleri hızlandıracağına yavaşlatan ve Türkiye gibi ülkelerdeki indirme hızının düşüklüğü sebebiyle insanları delirten bir esaret yaşıyoruz. Artık kullanıcı merkezli akışkan bir yapay zeka hayat tecrübesi gerekiyor hepimize. Bunun içinde sağlık verilerinden, yepyeni ekosistemlere, ofis uygulamalarından, spor, seyahat ve eğlenceye kadar tam teşekküllü bir akıllı yaşam olmalı.

Tabii, tüm bunlar “yeşil kalkınma” çerçevesinde yapılmalı. Kömür madenlerinden tarlalara, fabrikalardan binalara, hastanelerden okullara, gümrük alanlarından lojistiğe, enerji üretiminden tüketimine, spor merkezlerinden her türlü araca kadar uzanan ve ciddi yatırım isteyen bir “bulut temelli” dünyadan bahsediyorum. Okuyunca “nasıl olacak tüm bunlar” diyebiliriz ama mümkün. Bu çözümlere uluslararası çapta önde gelen isimler katkı veriyor. Örnek olarak 5G’nin formülünü yazarak dünyaya kazandıran Prof. Dr. Erdal Arıkan’ın da bu çalışmalara katılmış olması bir Türk olarak beni gururlandırıyor.

Şunu artık kabul etmemiz lazım. Enerji pahalı ve tedariki zorlaştı. Yani enerjiyi paramız olsa bile tedarik edemeyecek noktaya gelebiliriz. Bu arada karbon emisyonlarının yüzde 40’ının enerji sistemlerinden kaynaklandığını biliyoruz. Enerji üretip depolarken, mevcut teknolojilerle dünyayı hızla kirletiyoruz, havayı zehirliyoruz. Bu sorunu sadece daha az karbon salan enerji üniteleriyle değil, uçtan uca tüm unsurları karbon sıfır hale getirerek yapabiliriz.

İşte böyle, özellikle ihracatının yüzde 50’sini Avrupa’ya gerçekleştiren Türkiye’nin ve “yeşil mutabakat” çerçevesinde mal satmak zorunda olanların yapması gerekenleri bu rapor ayrıntısıyla yazmış. Dikkat vermekte fayda olduğunu düşünüyorum.

Prof. Dr. Emre Alkin

Ara